Al Pacino Filmleri: Usta Aktörün En İyi 29 Filmi

Organize bir suç hanedanının yaşlanan aile reisi, gizli imparatorluğunun kontrolünü isteksiz oğluna aktarır. Francis Ford Coppola’nın yönettiği bu tüm zamanların en çok konuşulan filminin başrolünde Marlon Brando, Al Pacino, James Caan, Diane Keaton gibi isimler yer alıyor.

1920’lerde New York’taki Vito Corleone’nin erken yaşamı ve kariyeri tasvir edilirken, oğlu Michael (Al Pacino), aile suçları sendikası üzerindeki tutumunu genişletir ve sıkılaştırır.

Bir grup profesyonel banka soyguncusu, farkında olmadan en son soygunlarına bir ipucu bıraktıklarında polisin sıcaklığını hissetmeye başlar. Robert De Niro’ya Val Kilmer ve Jon Voight eşlik ediyor.

Scorsese, Goodfellas’ı The Color of Money filmini çekerken rastladığı Wiseguy (Nicholas Pileggi) romanından esinlenerek çekmişti. The Irishman’de ise I Heard You Paint Houses: Frank “The Irishman” Sheeran and Closing the Case on Jimmy Hoffa (Charles Brandt) etkisini görüyoruz. İsmi kibarca ”adam öldürmek” fiilinden gelen kitap, suç makinesi Frank Sheeran‘ın hayatını hedef alan eski cinayet savcısı, araştırmacı ve savunma avukatı Charles Brandt tarafından yazılan, kurgusal olmayan anlatıdır. Bufalino suç ailesi için gerçekleştirdiği suçları itiraf eden tetikçi Frank Sheeran’ın, kitabın ilk yayınlanmasından sonra ortaya çıkan itiraflarının bağımsız olarak doğrulanmasını ayrıntılı bir şekilde anlatan 71 sayfalık da arka kısmı mevcuttur.

Filmin uyarlandığı bu kitabı New York’tayken okuyan De Niro, kitaptan Joe Pesci’ye de bahsetmiş ve bu filmi yapacaklarını söylemiş. Al Pacino’nun da The Irishman: In Conversation’da dediği gibi, filmin en önemli özelliği gerçek olaylara dayanması ve dünyamızdan bir parça olması. Scorsese’ye göre de, kendisinin ve oyuncuların yaşları itibariyle de biraz daha kişisel ve samimi bir film. Filmde çok fazla karakter görüyoruz ama aslında üç adamın etrafında dönüyor.

Paraya ihtiyacı olan bir hazırlık okulu öğrencisi, kör bir adama “bebek bakıcılığı” yapmayı kabul eder, ancak iş hiç beklediği gibi değildir.

Hapishaneden yeni serbest bırakılan Porto Rikolu eski bir hükümlü, çevresindeki baskıya rağmen uyuşturucu ve şiddetten uzak durmaya ve N.Y.C dışında daha iyi bir hayata yol açmaya söz verir. Al Pacino bu filmden tam on sene önce de Scarface’te Brian De Palma ile birlikte çalışmıştı.

Bir araştırmacı kimyager, Big Tobacco ile ilgili olarak 60 Dakika (1968) programına katılmaya karar verdiğinde kişisel ve profesyonel saldırıya uğrar.

Ülkemizde ”Köstebek” olarak vizyona giren film, Joe Pistone’un kendi yazdığı bir kitaptan uyarlama. Pistone (Johnny Depp) işine ve teşkilatına sadık bir FBI ajanı olarak uzun bir süredir Donnie Brasco adıyla mücevher hırsızlığı yapmaktadır. Git gide role alışmaya ve kendini Donnie olarak sanmaya başlayan Joe, bir süre sonra mafyanın damarlarında gezindiğini de hissedecektir.

Yönetmen koltuğunda yine Sidney Lumet’i gördüğümüz bu İtalya-Amerika yapımı film, Peter Maas’ın 1973 yılında yazdığı aynı adlı çok satan biyografik kitabına dayanıyor ve kesinlikle rüşvet almayan ve dünyayı daha iyi bir yer yapacağına inanan hipi görünüşlü polis memuru Serpico’nun etrafında geçiyor.

James Foley’in Al Pacino, Jack Lemmon, Alec Baldwin, Alan Arkin gibi oyuncuları tek mekandaki dev kadroda topladığı bu filmde, bir emlak ofisinde perde arkası işlemlerin iç yüzüne konuk oluyoruz.

İlk filmden 18 yıl sonra çekilen The Godfather: Part III (1990)’te, 1979’da New York ve İtalya’daki iş ilişkilerini meşrulaştırmaya çalışırken, yaşlanan Mafya Don Michael Corleone, yeğeni Vincent Mancini’yi (Andy Garcia) kanatlarının altına alırken günahları için av yapmaya çalışır.

Şimdiye kadar asla bir davayı kaybetmemiş, acımasız genç bir Florida avukatı olan Kevin Lomax (Keanu Reeves), dünyanın en güçlü hukuk firması tarafından işe alınır. Annesinin uyarılarına rağmen, teklifi ve beraberinde gelen parayı da kabul eder. Ancak yakında karısı evde şeytani güçler hissetmeye başlar. Bununla birlikte, Kevin yeni işine katlanmaya çalışırken karısına da daha az vakit ayırmaya başlar. Patronu ve danışmanı John Milton (Al Pacino), her problemin üstesinden nasıl geleceğini bilir ve sadece Kevin’i korkutuyor gibi görünür. Kibir en sevilen günah mıdır? Şeytanın Avukatı, Andrew Neiderman’in aynı isimli kitabından uyarlanmıştır. Bu arada Charlize Theron‘un da kariyerinin başlarındaki en iyi performanslarından biridir.

Bir avukat, diğer masum müşterileri savunurken ve suçlu için ceza bulmaya ve masum için adalet sağlamaya çalışırken, suçlu bir hakimi savunmaya zorlanır.

Başrollerini Al Pacino ve Gene Hackman’ın paylaştığı, ülkemizde ”Korkuluk” adıyla gösterime giren Scarecrow’da, Max, Pittsburgh’da oto yıkama yapmak için para biriktiren eski bir mahkumdur. Lionel ise denizdeyken doğan çocuğu görmek için eve batıya dönen bir denizci. Kavga eden Max, Lionel’in dünyayla nasıl başa çıktığını biraz öğrenir gibi beklenmedik bir ikili olurlar: Lionel, korkuluğun kuşları korkutmadığına inanır, ancak onları eğlendirir – kuşlar korkutucu kargaları komik bulur.

Al Pacino’nun aynı zamanda yönetmenlik koltuğunda olduğu Looking for Richard’da, röportajlar ve “Richard III “‘ün derinlemesine bir analizi yoluyla Shakespeare’in modern dünyadaki önemi ve alaka düzeyi üzerine derinlemesine tartışılıyor. Al Pacino filmleri içindeki ilk yönetmenlik deneyimi.

Christopher Nolan‘ın eski sayılabilecek filmlerinden olan Insomnia (2002)’da (hatta Memento ve Following’den sonra üçüncü uzun metrajı), Al Pacino’ya Robin Williams, Hilary Swank, Martin Donovan gibi oyuncular eşlik ediyor. İki Los Angeles cinayet dedektifi, yerel bir gencin metodik cinayetini araştırmak için güneşin doğmadığı bir kuzey kasabasına gönderilir.

46 milyon dolarlık bütçesi ve Al Pacino, Robin Williams ve Hilary Swank gibi yıldız oyuncularla 2002’de vizyona giren film, Nolan’ın filmografisine bakıldığında ‘daha geleneksel bir Hollywood filmi’ olarak görülür. 1997’de aynı isimle çıkan Norveç yapımı filmin yeniden çevrimi olan Insomnia, kritiklerden olumlu yorumlar alır. Gişede 113 milyon hasılat elde ederek Nolan için yine finansal açıdan başarılı bir proje olur.

Bu film, New York’taki “İğne Parkı” nda takılan bir grup eroin bağımlısı arasındaki hayatın keskin bir tasviri. Yönetmen koltuğunda ise yaklaşık 20 senedir yeni filmini göremediğimiz ve aslında ‘Vogue’ ve ‘McCall’s’ gibi dergilerde eserleri yayınlanan profesyonel fotoğrafçı Jerry Schatzberg yer alıyor.

İki başarısız yazar olan Harry ve Jake, para, estetik, dostlukları ve Harry’nin yeni el yazması hakkında tartışarak katartik bir akşam geçirirler. Yönetmen koltuğunda yine Al Pacino var.

Yaşlanan bir rock yıldızı, John Lennon tarafından kendisine yazılan 40 yaşındaki bir mektubu keşfettiğinde hayatını değiştirmeye karar verir.

16. yüzyıl Venedik’te, bir tüccar, romantik hırsları olan bir arkadaş için istismar edilen bir Yahudi tefecinin büyük bir kredisini temerrüde düşürmesi gerektiğinde, acı intikamcı alacaklı bunun yerine korkunç bir ödeme talep eder.

Any Given Sunday, Baba filminden sonra Al Pacino’nun en iyi filmleri arasında en çok hasılatı da getiren film olma özelliği taşımaktadır. Oliver Stone yönetmenliğinde modern gladyatörlerin ve onları yönetenlerin ölüm kalım mücadelelerinin sahne arkasına konuk oluyoruz.

Bir dizi cinayeti araştıran bir dedektif, suçlu olabilecek bir kadınla yakınlaşır. Usta oyuncuya Ellen Barkin, John Goodman, Michael Rooker gibi aktörler eşlik ediyor.

Johnny hapishaneden yeni serbest bırakılmıştır ve garson Frankie’nin yanında bir kafede iş bulur. Frankie biraz münzevidir, ama Johnny romantizminin çiçek açacağına karar verir.

Çaylak ya da özgün adıyla The Recruit, baş rollerinde Al Pacino, Colin Farrell ve Bridget Moynahan’ın oynadığı, Roger Donaldson tarafından yönetilen 2003 yapımı bir Amerikan casus ve gerilim filmidir.

Şehvet, açgözlülük ve bir kadının küçümseme hikayesi. Yine Al Pacino’nun yönettiği bu filmde aktöre, Jessica Chastain, Kevin Anderson, Estelle Parsons eşlik ediyor.