Sonunda Ulusal Yarışma’nın ölü toprağını atan ve sizi ada rüzgarına bırakıp tatlı tatlı esintide gezdiren bir yapım. O kadar beklediğime değdi diyebileceğim, hatta bittiğine üzüleceğim bir yapım. Bechdel Testi’ni kaç kere geçtiğini sayamadım bile. Bu arada geçen sene izlediğimiz kısa tanıtım videosu aklınızı karıştırmasın; filme finansal destek bulabilmek adına hazırlanan kısa tanıtım videosu olduğu belirtildi sevgili Ümit Ünal tarafından.
20 yılın tozunu atmak kolay mı? Büyükada’nın yokuşları mükemmel uymuş bu şifa niyetine yazılmış eski defter yapraklarına. Severek ayrılmak zorunda kalan, zengin kız – fakir kız (kendilerine göre ”melodramın kralı”) Eren ve Reyhan, 20 yıl aradan sonra tekrar bir araya gelir. Hayat aslında basıldıkları gün durmuş ve öylece askıda kalmıştır. Bir Perşembe günü Eren çıkagelir. Reyhan bunun seneler önce yaptırdığı “büyü” yüzünden olduğunu düşünse de tek gerçek ikisinin birbirine olan saf aşkı ve açlığıdır. Büyü görecelidir ama aşk bakidir. Büyüyü bozdurmaya gittikleri ama umduklarını bulamadıkları, yaşlı kadının oğlunun evindeki sahne bir tek çok uzun ve gereksiz geldi; hatta aşk büyüsünü değil ama filmin büyüsünü bozdu belki de. Bir an önce Eren ve Reyhan’a dönelim istedim.
Oyunculuklar ve günlerce kafanızda çalmanın garantisini veren müzikler tek kelime ile şahane. Nar (2011)’dan sonra Ümit Ünal’dan yine sınıf çatışmaları ve batıl inançlarla dolu iki kadın hikayesi. Çok özlemişiz bu kalemini. Üstelik filmin sonlarına doğru tansiyonu gereksiz hissedilen Gökhan karakterini patlamaya hazır bir bomba olarak bekledim hep, ama orada ters köşe yapması da takdire şayan oldu filmin. Ucu açık da bırakılsa klişelere kurban edilmemiş sayıyorum.
Çok eski, ama arasında gül yaprağı kurutulduğundan çok güzel kokan bir defterin çatırdayan sayfaları gibi Aşk, Büyü vs.
Ölüm gibi bir şey olan, ama kimsenin ölmediği bir günün ertesi. Cinsiyetin değil ama saf aşkın altını Ada’nın en güzel tebeşiriyle çizen tutkunun öyküsü. Sanki o zaten akıp gidiyormuş da biz 1.5 saatliğine konuk olmuşuz gibi bir şey.
Film bittikten sonra içinizde bu ve bu çalacak. Emeği geçen herkesin eline sonsuz kere sağlık!
Güzel bir göz beni attı bu derin sevdaya
Benziyor şimdi benim ömrüm uzun rüyaya
Yâri karşımda görsem de dalarım hülyaya
Benziyor şimdi benim ömrüm uzun rüyaya
Hepimiz bir şeylere inanıyoruz. İnandığımız şeylere hayatımızı adıyoruz. Aşk, Büyü, vs., aşka ve doğa ötesine duydukları inancı sorgulayan iki kadının hikâyesi. Eren ve Reyhan 16-17 yaşlarındayken Büyükada’da bir aşk yaşamışlardır. Eren zengin bir milletvekilinin kızı, Reyhan onun yazlık evindeki bekçinin kızıdır. İlişkileri ortaya çıkınca Eren’in ailesi onları zorla ayırır. Yirmi yıl sonra Eren Büyükada’ya döner. Film de burada başlar. Reyhan onu adaya getiren şeyin aşk değil, bir “büyü” olduğuna inanır. Yirmi yıl önce adalı yaşlı bir kadına bir aşk büyüsü yaptırmıştır. Eren büyüye inanmaz ama ya bir gerçeklik payı varsa, diye düşünmeden duramaz. Bu aşktan vazgeçemeyeceğine göre, ne yapıp edip bu büyüyü bozdurması gerekmektedir. İki kadın Büyükada’da eski bir aşkın, eski bir büyünün peşinde, tek günlük bir yolculuğa çıkarlar.
Yönetmen : Ümit Ünal Senaryo : Ümit Ünal Görüntü Yön. : Türksoy Gölebeyi Kurgu : Ümit Ünal, Melike Kasaplar Oyuncular : Ece Dizdar, Selen Uçer, Ayşenil Şamlıoğlu, Emrah Kolukısa, Uygar Özçelik, Damla Ersan, Murat Toprak, Tonguç Radar, Şirzat Bilallar Yapımcı : Tayfur Aydın, Ümit Ünal Ortak yapımcı : Fuat Volkan Yapım : MTA Film Dünya Hakları : MTA Film
2019 Antalya En İyi Kadın Oyuncu (S. Uçer), Behlül Dal Jüri Özel Ödülü, SİYAD En İyi Film
Sırasıyla 39. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma incelemelerimiz:
Körleşme 51/100
Şair 57/100
Plaza 60/100
Bilmemek 71/100
Ceviz Ağacı 55/100
Uzak Ülke 41/100