Genelde yaz mevsimi “blockbuster” gişe bombalarının mevsimi olur ama bu yaz sanki biraz daha bereketli ve bağımsız geçecek gibi. Sundance’te güzel yorumlar almış ve Cannes’da seyircilerin nefesini kesmiş filmlerden yaptığımız seçkiye bakalım ve bu yaz izlemeniz gereken filmlere gelin hep birlikte göz atalım.
2013 yapımı Upstream Color’ın kurgusunda gördüğümüz isim David Lowery‘nin bu sefer yönetmenlik koltuğuna oturduğu film, bir buçuk saatlik bir David Lynch rüyası gibi. (Her fantastik ve absürd filme “lynchian” demezse ölecek : ( hastalığı evet).
Başrollerini Casey Affleck (neyse hadi bir şey demiyorum) ve Rooney Mara‘nın paylaştığı filmde yeni ölmüş, beyaz çarşaflı bir hayaletin, terkedilmiş karısıyla tekrar irtibat kurabilmek adına mahallesine geri dönüşünü izliyoruz. Film Sundance’teki gösteriminde de “absürd”, “garip”, “unutulmaz”, “olmaz böyle şey” (bunu ben uydurdum) gibi yorumlar almıştı. İzleyip göreceğiz. ABD vizyon tarihi 7 Temmuz.
2015’in bağımsız hitlerinden Krisha‘nın yönetmeni Trey Edward Shults‘ın yönettiği A24 yapımı It Comes at Night, senenin en iyi korku filmi olmaya aday gibi duruyor.
Şu anda ABD’de gösterimde olan film, salgın hastalıklı gerilim-korku temasına sahip.
Doğal olmayan bir tehdit olarak etrafa terör saçtığı için, ailesiyle gözden ırak bir şekilde kirli bir iç düzen kuran adamın huzuru, sığınmaya gelen umutsuz bir ailenin belirmesiyle teste tabi tutulur. Aşırı merakla bekliyoruz artık. Bu arada filmde aynı zamanda The Witch‘te Black Philip olarak gördüğümüz şeytansı keçi de yer alıyor. Keçisi bile ünlü oldu.
Kural #1: Kırmızı kapı her zaman kapalı kalır. (KALMADI)
Sofia Coppola‘ya Cannes’da en iyi yönetmen ödülünü getiren The Beguiled, 30 Haziran’da ABD’de gösterime giriyor.
The Virgin Suicides gibi bir filmden sonra kadın arzusu ve varoluşsal susamışlığı Coppola’dan daha iyi özetleyebilecek kimse olamaz herhalde. Thomas Cullinan‘ın aynı adlı romanına dayanan film, aslında yine Cullinan’ın romanından uyarlanan 1971 yapımının yeniden çevrimi. 1971 yılındaki filmde yaralı onbaşı olarak da Clint Eastwood‘u görüyoruz. Bu versiyonda ise yaralı onbaşı Colin Farrell’a Nicole Kidman, Elle Fanning, ve Kirsten Dunst eşlik ediyor.
Akademi ödüllerine aday gösterilmiş Matthew Heineman‘ı yönetmenlik koltuğunda gördüğümüz savaş belgeseli City of Ghosts, 7 Temmuz’da ABD’de gösterime giriyor.
Film, ISIS’in Suriye’deki yükselişini gözler önüne seriyor bir kez daha. Hikaye, hayatlarını riske atan ve çok derin, kişisel trajediler yaşayan acemi gazetecilerin ve yerel tanıkların gözünden anlatılıyor.
“Savaş filmi çekmezse ölecek” hastalığının beşinci evresinde olan Kathryn Bigelow‘un son filmi Detroit, 4 Ağustos’ta ABD’de vizyona giriyor.
Bigelow, son filmi Detroit’te, ırksal gerilimlerin itici güç olduğu 1967 Detroit Riot olaylarını mercek altına alıyor. Bigelow’un aynı zamanda The Hurt Locker and Zero Dark Thirty filmlerinin de senaristi Mark Boal, hikayeyi derinlemesine incelemek için bir yılını harcamış. Filmin odak noktası, bir grup silahsız siyahi vatandaşın ulusal muhafızların elinde öldüğü “Algiers Motel Incident (Cezayir Moteli Olayı)”. Oyuncular arasında John Boyega, John Krasinski ve Anthony Mackie yer alıyor.
Eliza Hittman‘ın yönetmenliğini üstlendiği Beach Rats, 25 Ağustos’ta ABD’de vizyona giriyor.
Sundance 2017’nin US Drama kategorisinde en iyi yönetmen ödülünü kucaklayan Beach Rats’in başrolünde Harris Dickinson ve aktörlük deneyimi olmayan Güney Brooklyn’li oyuncular yer alıyor.
Film tam bir rüştünü ispatlama hikayesi etrafına örülmüş. Tüm yazı partileyerek ve kızlarla takılarak geçiren Frankie, bir yandan arkadaşlarına kendini ispatlama derdine düşmüşken, bir yandan da içinde bastırmakta zorlandığı, kendinden yaşça büyük erkeklere karşı duyduğu seksüel merakıyla boğuşmak zorunda kalıyor.
Dave McCary’nin yönettiği Brigsby Bear, ABD’de 28 Temmuz’da vizyona giriyor.
Dave McCary, Dave McCary, yardımcı senarist Kevin Costello ve Kyle Mooney, yedinci sınıftan beri arkadaş ve uydurdukları saçma sapan fikirleri film yapıyorlar. Los Angeles tabanlı komedi grubu The Good Neighbor‘ın da dev kadrosunu oluşturuyorlar aynı zamanda. Brigsby Bear ise YouTube skeçleri ve SNL Digital Shorts skeçlerinden sonra çektikleri ilk uzun metraj çalışmaları. Film, bütün bir çocukluğunu sahte bir TV programına taparak geçiren bir adamın etrafında şekilleniyor. Sundance’teki gösterimden sonra filmin 5 milyon dolara Sony Picture’a satıldığını da söylemeden geçmeyelim. Ek olarak filmin adı Grizzly Bear esintileri taşırken, baş karakteri de 2014 yapımı Frank filmini hatırlatıyor.
oBiçimSinema keyifli seyirler diler!
Sizin bu yaz merakla beklediğiniz bağımsız yapım hangisi?