”Vicdanım için acı çekiyorum”, ”Yaptıklarım kadar yapmadıklarımdan da suçluyum” gibi cümlelerle kendini özetlediğini ve kör göze parmakla müthiş bir final yaptığını düşünen Ceviz Ağacı, 39. İstanbul Film Festivali‘nin Ulusal Yarışma filmlerinden. Film aynı zamanda 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde de gösterilmişti geçtiğimiz sene.
Ataerkil bir kasabada edebiyat öğretmeni olan zayıf ve uysal Hayati, karısı tarafından terk edildikten kısa bir süre sonra, polis göl kenarında tanınmayan bir kadın cesedi bulur. Hayati tutuklanır ve cinayetle suçlanır. IMDb’deki bu özeti ve IKSV sayfasındaki sinopsisi de neredeyse tüm göreceklerinizin özeti ve bunun ötesinde bir şey olmuyor maalesef. Üstelik filmin bu kendi belirttiği özetine yaklaşması da neredeyse bir buçuk saat sürüyor.
Başroldeki adamın adının Hayati olmasının sadece ”Hayatına sıçtılar çocuğun” denmek için yapıldığına dair bir kurt da düşmedi değil içime. Faysal Soysal’ın ikinci uzun metrajı Ceviz Ağacı’nda yine bir erkek ve Şair ve Körleşme‘de olduğu gibi evet ”yine” hem kişisel hem de ailevi sorunlarıyla boğuşan bir yazar var. Bu film itibariyle artık bu seneki Ulusal Yarışma’nın baş koşullarından birinin, başrolde kısırlaşma sıkıntıları çeken ve beylik laflar etmeye programlanmış erkek yazar içerme olduğunu düşünmeye başladım.
Serdar Orçin’in ve özellikle Sezin Akbaşoğulları‘nın performansı bile filmi kurtarmaya yetmemiş. Taşradaki evliliği hiç iyi gitmeyen ve aynı zamanda üretme konusunda sıkıntılar yaşayan edebiyat öğretmeni ve yazar karakterimiz Hayati, evlenirken karısına verdiği büyük şehirde yaşamak sözünü yerine getirmek bir kenarda dursun, kendi isteklerini bile gerçekleştirmede zorlanan, iradesiz biri. Babasının ölümüyle birlikte geçmişin hayaletleri arasında sıkışıp kalmış ve en büyük misyonu da ölmek üzere olan annesinin bahçesindeki ceviz ağacını diriltmek. Ailesine olan yetersizlik duygusu, karısıyla olan boşanma süreci sancısıyla harmanlanıp karakteri adeta katastrof içinde bırakıyor. Her yönüyle örnek ve iyi adam profili çizen Hayati’yle empati yapmamız istense de bunun için yeterli malzeme bulamadım açıkçası.
Filmin her aşamasında o kadar olmamışlık var ki, ne kadar iyi oyunculuklarla bezenmeye çalışılsa da ne ceviz ağacının senaryonun gelişimine etkisini, ne de karakterler üzerindeki etkisini ve derinliğini anlamak mümkün. Filmin ortalarında tanıştığımız karakter Serap’ın bile nasıl ve ne ara ilham kaynağı olduğunu anlayamıyoruz Hayati’ye. Aceleye getirilmiş ve filmin başında gördüğümüz sahneye yama yapılmaya çalışılan sonuyla da herhangi bir ters köşe ya da derinlik katamıyor film.
Hayati, yazma yeteneği körelirken evliliği de çökmekte olan bir yazardır. Annesinin bahçesindeki kurumuş ceviz ağacını diriltmeyi takıntı haline getirmiştir. Babasının ölüm sebebini ve geçmişi kurcaladıkça yalnızlığı daha da derinleşir. Karısı Yaprak’ın başkasıyla ilişkisi olduğunu bilse de sinik ve pasif kişiliğinden dolayı ciddi bir tepki gösteremez. Her şey ters giderken yakın arkadaşının nişanlısı Serap ile tanışır. Zamanında âşık olduğu kıza benzeyen Serap, yazma konusunda Hayati’ye ilham verir. Bu sırada, ceviz ağacı da tomurcuklanmaya başlar. Hayati, annesinin ölümü ve karısının başkasıyla kaçışından sonra kontrolü kaybeder. Evinde çıkan yangından sonra kasabayı terk eder. Birkaç gün sonra, polis gölde yanmış bir kadın cesedi bulur. Hayati karısını öldürmekle suçlanır. Masum olmasına rağmen iddiaları kabul eder.
Yönetmen : Faysal Soysal Senaryo : Faysal Soysal Görüntü Yön. : Vedat Özdemir Kurgu : Mostafa Kherghehpoosh Müzik : Payam Azadi Oyuncular : Serdar Orçin, Sezin Akbaşoğulları, Kübra Kip, Ali Mert Yavuzcan, Şebnem Dilligil, Rıza Akın Yapımcı : Faysal Soysal Ortak yapımcılar : Ali Noori Oskouei Yapım : Balkon Film, Farabi Cinema Foundation Dünya Hakları : ArtHood Entertaintment
39. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma incelemelerimiz:
Körleşme 51/100
Şair 57/100
Plaza 60/100
Bilmemek 71/100
Ceviz Ağacı 55/100
Uzak Ülke 41/100
Aşk, Büyü vs. 71/100