9–20 Ekim’de gerçekleşen ve bazıları çevrimiçi, bazıları da sinemalarda gösterilecek 39. İstanbul Film Festivali‘nin Ulusal Belgesel Yarışması filmlerinden biri olan Göbeklitepe Sakinleri, ülkemizde olduğu kadar dünya çapında da oldukça ses getiren Göbeklitepe ve tarihiyle ilgili sorulara ışık tutmaya çalışan eğitici bir belgesel.
Çiftçilikle uğraşan bir baba oğul (Veysi Yıldız ve babası), yine bir gün çift sürmeye geldiğinde bir taşın düştüğünü görür. Fakat dikkatle baktıklarında bu taşın üzerinde bir kertenkele figürü olduğunu görürler ve ne olduğunu bilmeden bir güzel temizlerler. Yine 1984 yılında çift sürerken, bu sefer de üzerinde Bereket Tanrısı figürü olan bir taş bulurlar. Yöre insanı sadece baştan oluşan erkek ve dişi figürleri gördüğünü de söyler. Hatta bir tane dişi figür, Sofi’nin babası tarafından dinen doğru bulunmadığı için kimseye gösterilmeden kırılıp parçalanır.
1986 yılında müze tarafından maddi olarak ödüllendirileceklerini umarak Veysi ve babası taşları Urfa Müzesi müdürüne gösterir ve müze müdürü taşları çobanların yapmış olabileceğini söyler (Veysi ve babası götürmeden önce iyice temizlediği için kireç taşı beyazlamıştır zira). Sonuç olarak yine de ilgililere ulaştırmak üzere taşların fotoğrafları çekilir ama ödül ümidi yıkılan Veysiler on sene boyunca müzeyi bir daha ziyaret etmezler. 1995 yılında Şanlıurfa Müzesi başkanlığında ve Klaus Schmidt bilimsel danışmanlığında kazı çalışmaları başlar ve 2010’a kadar devam eder.
Şu an dünyada Göbeklitepe olarak bilinen yerin aslında yöre insanının ağzında sadece ”Göbekli” olarak bilindiğini öğrenerek başlıyoruz izlemeye. Hatta 80-90 sene öncesinde buraya Dilek Tepesi (Gıre Mıraza) da deniyormuş. Şimdiki kadar olmasa da yine de çevre kesimlerce de bilinen ve hatta yılda bir defa (21-22 Mart) bir yemek festivali havasında geçen etkinliklere de ev sahipliği yapan popüler bir mekanmış.
Dilek Tepesi denilen yerdeki dut ağacına, Allah’tan bir şey isteneceği zaman çaput bağlanırmış ve oraya gelen insanlar tepenin etrafında üç kez dönermiş. Kazı çalışmalarından sonra da çıkan yerin buna benzer yuvarlak olduğu görülünce, daha önce de benzer şekilde ibadet edilmiş olabileceği düşünülmüş. Göbekli aynı zamanda, köyde bir olay (genelde sürülerin tarlaya girmesiyle alakalı) olduğu zaman üzerine yemin edince birinin o olayı yapmadığına inanıldığı bir tür güven aracı olarak da kullanılırmış.
Yazılı bir şey olmasa da oradan çıkan kemiklerden yapılan incelemeler sonucu Göbeklitepe’nin 12.000 yıllık bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilmektedir. Dilek Tepesi olarak da bilinen, festival ve çeşitli yakın geçmiş ritüellere ev sahipliği yapmış bu yerin, 12.000 sene önce de benzer ritüellerin gerçekleşme mekanı olduğu düşünülüyor yöre halkı tarafından da. Fakat geçmişte neye ibadet ettikleri bilinmiyor bu yuvarlak yapının içinde. Göbeklitepe’nin içinde bulunduğu arazi sahiplerinden “Sofi” ise ”inançları bu kadar sağlam olmasaydı bu kadar yıl süregelemezdi” diyor.
Tepenin geçmişi ve insanlar üzerindeki etkisi dışında, kazı çalışması danışmanı Klaus Schmidt ile yöre halkının da oldukça iyi geçindiğini ve birbirlerinden memnun olduklarını da öğrendiğimiz oldukça samimi bir belgesel Göbeklitepe Sakinleri. Aynı zamanda akademisyen olan Prof. Dr. Sedat Benek, filmi 2014 yılında vefat eden Alman arkeolog Klaus Schmidt’e adamıştır.
Bu belgesel, dünyanın bu kadar gündemine giren Göbeklitepe ile ilgili “ortaya nasıl çıktı?”, “yöre insanının Göbelitepe’nin günyüzüne çıkmasına katkıları oldu mu”, “Göbeklitepe tanınmadan önce yöre insanının maddi ve manevi dünyasında bir karşılığı var mıydı?”, “Göbeklitepe’nin ilk kazı çalışmaları döneminden bugüne kadar yöre insanının hayatlarında ve inanç dünyalarında bir değişim etkisi yarattı mı?” yoksa “yöre insanı Göbeklitepe’de olup bitenden bihaber mi?” gibi soruların cevabını aramaktadır. Belgesel söz konusu soruların cevaplarını “Bereket Tanrısı” heykelinin bulunmasından (1986) günümüze (2019) ilk kazı çalışmalarında işçi ve sonrasında da bekçi olarak çalışan, Göbeklitepe’nin içinde bulunduğu arazi sahiplerinden “Sofi” lakabıyla bilinen 65 yaşındaki Mahmut Yıldız’ın yaşamı üzerinden anlamaya çalışmaktadır.
Yönetmen Director: Sedat Benek Senaryo Screenplay: Sedat Benek Görüntü Yön. Director of Photography: Ramazan Aygat Kurgu Editing: Yunus Emre Çiçek Katılanlar With: Mahmut Yıldız, Veysi Yıldız, Ayşe Teyze, Bakır Kaçar, Tarık Yıldız, Nuri Bahçe Yapımcı Producer: Sedat Benek Yapım Production Co.: İnka Yapım Dünya Hakları World Sales: Sedat Benek