Harrison Ford’un kariyerinde daha fazla ilgiyi hakeden bir çok film bulunmakta. İşte bu yazıda hakettiği ilgiyi göremeyen gözden uzak kalmış Harrison Ford filmlerinden 5 tanesini göreceğiz.
Harrison Ford’un canlandırdığı Tom O’Meara adında bir polis memuru evinde Rory (Brad Pitt) adlı İrlandalı bir adamı misafir eder. Rory’nin ABD’ye silah almak için gönderilen, I.R.A’nın en ölümcül suikastçılarından biri olduğu gerçeğinden ise bihaberdir. Harrison Ford’un en çok gözardı edilen filmlerinden biri olan The Devil’s Own genç Brad Pitt ve Natascha McElhone’lu kadrosuyla türün sevenlerinin mutlaka izlemesi gereken filmlerden.
Moskova’da teröre karşı sıfır tolerans politikası hakkında bir konuşma yaptıktan sonra, Harrison Ford’un canlandırdığı Başkan James Marshall, Air Force One ile evine dönmek üzere yola çıkar. Ancak eve dönüş yolculukları hiç de bekledikleri gibi gerçekleşmeyecektir. Ivan Korshunov (Gary Oldman) liderliğindeki bir grup terörist uçağı ele geçirecek ve herkesi rehin alacaktır. Kadrosunda Harrison Ford’a Gary Oldman ve Glenn Close gibi isimlerin eşlik ettiği Air Force One, gösterime girdiği yıllarda haksızlığa uğrayan filmlerden.
Girdiği markette gerçekleşen soygun esnasında vurulan avukat Henry (Harrison Ford) saldırıdan kurtulur ancak komaya girer. Uyandığında ise, ne hareket edebilmekte ne de konuşabilmekte ve ciddi hafıza kaybına sahiptir. Ailesiyle yeni bir ilişki kurarken, kısa zaman içinde bir zamanlar olduğu kişinin pek de iyi bir karakter olmadığını fark edecektir. Listedeki en çok göz ardı edilen filmlerden biri olan Regarding Henry’de Harrison Ford’a Annette Bening eşlik etmekte.
Aynı adı taşıyan çok satan romanın Scott Turow tarafından uyarlaması olan Presumed Innocent’ta, Harrison Ford Rozat “Rusty” Sabich adındaki başsavcıyı canlandırıyor. Bir meslektaşının tecavüz ve cinayeti soruşturmasıyla görevlendirilen Sabich, soruşturma esnasında bütün oklar üzerine çevrilince en büyük rakibinden yardım isteyecektir.
Bir konferansa katılmak için gittiği Paris’te, Dr. Richard Walker (Harrison Ford) kaldığı otelde duştan çıktıktan sonra karısının gizemli bir şekilde ortadan kaybolduğunu farkeder. Sadece temel Fransızca konuşabilen ve Paris’i çok az bilen Walker, Fransız bürokrasisi ve yeraltı dünyası ile baş etmek zorunda kalacaktır. Roman Polanski’nin yönetmenlik koltuğunda oturduğu Frantic listenin son filmi olmasına bakılmadan izlenmesi gerekenlerden.