Korsan Filmleri: Gelmiş Geçmiş En İyi 16 Korsan Filmi

C.S. Forester’ın kitap serisine dayanan ve 50’lerden bu yana çekilmiş Hornblower serisine ait bu filmde Teğmen Horatio Hornblower (Ioan Gruffudd) ve ekibi kaptanları James Sawyer’ı (David Warner) dengesiz davranışlar gösterdiği için görevden almaları ve bu kararlarının mahkemeye taşınmasını anlatır. Kaptanlarını ne olursa olsun görevden almaları yasadışı olduğu için olası bir infaz cezası ile karşı karşıya gelen bu ekip mahkeme kararını beklerken, hikâye de izleyicilere geçmişi gösteren sahnelerle olayın nasıl geliştiğini açıklar.

Bir gün torunu çok hastalanınca dedesi, ona çocukken kendine de okunmuş olan “Prenses Gelin” masalını okumaya karar verir. Bu masalda güzeller güzeli Buttercup (Robin Wright), Prens Humperdinck (Chris Sarandon) tarafından gelin olarak seçilir ve kaçırılır. Fakat Buttercup’ın kalbi hala uzun bir yolculuğa çıkıp geri dönmemiş Westley’dedir (Cary Elwes). Herkesin öldü sandığı Westley aslında bu yolculukta korsan olmuştur ve Buttercup’ın haberini aldığında onu kurtarmak için yola çıkar. Bu yolculukta tanıştığı Fezzik (André the Giant), Vizzini (Wallace Shawn) ve Inigo Montoya (Mandy Patinkin), Westley’e bu macerada eşlik edecektir.

Usta Hayao Miyazaki’nin yazıp yönettiği “Laputa” adıyla da bilinen Castle in the Sky, 13 yaşında herkesin peşinde olduğu çok değerli bir taşa sahip Sheeta’nın (Keiko Yokozawa) yaşadıklarını anlatır. Hükümet tarafından kaçırılıp korsanların peşine düştüğü Sheeta, buradan kaçmayı başarır ve tesadüfen yaşıtı Pazu (Mayumi Tanaka) ile tanışır. Pazu da herkesin efsane olarak gördüğü, gökteki kale Laputa’nın gerçek olduğunu herkese kanıtlamaya çalışmaktadır. Sheeta’yla tanışınca onu canı pahasına koruyacağına yemin eden Pazu, bir yandan yeni arkadaşıyla birlikte kötü insanlardan kaçarken bir yandan da Laputa’yı arayacaktır.

Çıktığı zaman gişe rekorları kıran, geçen yılların azaltamadığı bir hayran kitlesine sahip serinin ilk filmi Karayip Korsanları: Siyah İncinin Laneti’nde korsan kaptan Barbossa (Geoffrey Rush) ve ekibi üstlerindeki laneti yok etmek için feda etmeleri gereken, valinin kızı Elizabeth Swann’ı (Keira Knightley) kaçırır. Elizabeth’e sırılsıklam aşık olan demir ustası Will (Orlando Bloom) istemeyerek de olsa alkolik ve işe yaramaz bir korsan olan Kaptan Jack Sparrow (Johnny Depp) ile birlik olup sevdiği kadını kurtarmak için çetin bir yolculuğa çıkacaktır. Fakat Kaptan Barbossa’nın bilmediği bir şey vardır: Yanlış kişiyi kaçırmıştır.

Gerçek bir hayat hikâyesinden, Kaptan Richard Phillips’in (Tom Hanks) yaşamından alınan filmde Amerikan bayrağı taşıyan kargo gemisi Maersk Alabama’nın Somalili korsanlar tarafından kaçırılması anlatılır. Korsanlar gemideki mürettabatı serbest bırakır ama yüklü miktarda para kazanmak için kaptan Phillips’i rehin alır. Amerikan donanması korsanlara karşı harekete geçse de Phillips’in hayatının büyük tehlikede olduğu anlaşılır.

Hikâyesini usta yönetmen Steven Spielberg’in yazdığı ve 80’lerin en popüler filmlerinden biri olan The Goonies, dışlanmış, popüler olmayan yedi kişilik bir arkadaş grubunun yaşadığı macerayı konu alır. Bu gruptan olan Mikey (Sean Astin) bir gün tesadüfen kötü şöhrete sahip bir efsane olan korsan “tek göz” Willy’nin hazine haritasını bulur. Bu haritayı grupla paylaştığında da zaten macera meraklısı olan arkadaşları hazine avına çıkmayı ve Willy’nin gerçek olup olmadığını öğrenmeyi kabul eder.

Peter Blood (Errol Flynn) isyan sırasında tutuklanıp hainlikle suçlanmış bir hekimdir. Sürgüne gönderilen Peter köle olarak Arabella Bishop’a (Olivia de Havilland) satılır. Kölelikten korsanlığa uzanacak bu üstesinden gelinmesi güç mücadelede Peter’ı bir o kadar da verilmesi güç kararlar beklemektedir.

Captain Blood’dan tanıdığımız Errol Flynn, bu filmde Geoffrey Thorpe karakteriyle karşımıza çıkar. Geoffrey Thorpe I. Elizabeth (Flora Robson) tarafından İspanyol donanmasını yenmesi için tutulan bir korsandır. Thorpe, üstün yeteneklerini İspanyol donanmasına göstererek İngiltere adına kahramanca dövüşürken kraliyet ailesi mensubu İspanyol Doña Maria’ya (Brenda Marshall) aşık olur. Bir yandan düşmanı yenmeye çalışırken bir yandan da düşmanlarından birine aşık olan Thorpe’u zor günler bekliyordur.

1700’lerde korsan Kaptan Vallo, bir İngiliz savaş gemisine el koyar ve kaçırır. Ancak Karayipler’de gerçekleşen bir devrimin içinde kendini bulacak ve hayatı tehlikeye girecektir.

Walt Disney stüdyolarına ait ve Star Wars serisinin yönetmeni George Lucas‘ın favori filmlerinden biri olan Swiss Family Robinson, Yeni Gine’ye giderken ıssız adaya düşen İsviçreli Robinson ailesinin yaşadıklarını konu alır. Gemi kazası sonucu adada mahsur kalan aile, bir yandan hayatta kalma mücadelesi verip ada yaşamını keşfederken diğer yandan da adadaki korsanlara karşı kendilerini korumaya çalışırlar.

Robert Louis Stevenson’un ünlü romanına dayanan ve Walt Disney’in gerçek oyuncularla çekilmiş ilk filmi olan Hazine Adası, küçük Jim Hawkins’in (Bobby Driscoll) korsan Flint’in gömülü define haritasını bulmasıyla başlar. Bu haritanın vadettiği hazineyi bulmak için yola çıkan Jim, Squire Trelawney (Walter Fitzgerald) ve Dr. Livesey’i (Denis O’Dea) de yanına alarak Karayiplere doğru yola çıkar. Fakat gittikleri yerde Flint’in eski mürettabatı ile karşılaşacaklarından habersizlerdir.

Dünyaca ünlü Peter Pan’in yetişkin halini hiç merak ettiniz mi? Peter Pan’ın (Robin Williams) Neverland’i terk edip yaşadığı maceraları unutmasının üzerinden 40 yıl geçmiştir. Şimdi evli ve çocuklu işkolik bir avukattır. Bir gün eski düşmanı Kaptan Kanca, Peter’in çocuklarını kaçırır. Steven Spielberg’in yönettiği, efsane Peter Pan’ın maceralarına kaldığımız yerden devam eden bu filmde, Peter çocuklarını kurtarmak için artık hayal meyal hatırladığı Neverland’a gitmek zorundadır.

Kötü şöhretiyle bilinen eski korsan Henry Morgan’ın hala onu öldürmeye çalışan korsanlarla ve düşündüğünden çok daha çetin çıkan bir aristokrat kadınla ilişkisini anlatmaktadır.

Adını filmin geçtiği İngiltere‘deki bir köyden alan Moonfleet, 18. yüzyılda geçer. Öksüz kalmış John Mohune (Jon Whiteley), Moonfleet köyüne gider ve burada Jeremy Fox’un (Stewart Granger) koruması altına alınır ve onunla birlikte yaşamaya başlar. Centilmen olarak bilinen Fox ile kurduğu bağ güçlendikçe onun herkesten gizlediği bir yanı olduğunu fark eder: Jeremy Fox korsanların oluşturduğu bir çetenin lideridir.

Sene 1870. Kolonileştirilmiş Jamaika’dan bir aile çocuklarının eğitim görmeleri için onları Britanya’ya gönderir. Ancak çocukların bindikleri gemi korsanlar tarafından kaçırılır.

Türkçede korsan anlamına gelen “buccaneer” ünvanlı dünyaca ünlü Jean Lafitte (Yul Brynner)’nın yaşadığı ada Amerika ile İrlanda ve Birleşik Krallık’ın savaşında stratejik olarak önemli hale gelir. Amerika tarafında savaşmak zorunda kalan Lafitte, adasına kavuşmak ve toplum dışına itilmiş hayatına devam etmek için elinden geleni ardına koymaz.