Kategoriler 🍿 Netflix Dizileri

The Queen’s Gambit (2020) – Netflix Mini Dizi İncelemesi

The Queen’s Gambit

1. Bölüm – Openings

Opening: Bir satranç oyununun ilk hamlelerine ‘açılış hamleleri’ denir. Tüm açılış dizilimleri beyazın hamlesiyle başlar ve siyahın bu hamleye yanıt vermesiyle biter. 

Queen’s Gambit Ne Demek?

Queen’s Gambit bir satranç terimidir ve piyon fedası anlamına gelir. Queen’s Gambit aynı zamanda Vezir Gambiti adında bir satranç açılışıdır ve dizide sıklıkla kullanılır.

Queen’s Gambit Gerçek Mi?

Hayır, Queen’s Gambit gerçek bir hikaye değil kurgu bir hikayedir. Birebir gerçek bir hikayeye dayanmıyor olsa da Boris Spassky’i mağlup ederek Dünya Satranç Şampiyonası’nı kazanan ilk Amerikalı olan satranç dehası Bobby Fischer‘dan esinlendiği söylenebilir.

Queen’s Gambit Oyuncuları

The Queen’s Gambit dizisinde yer alan oyuncular: Anya Taylor-Joy (Beth Harmon), Chloe Pirrie (Alice Harmon), Bill Camp (Mr. Shaibel), Marielle Heller (Alma Wheatley), Marcin Dorocinski (Vasily Borgov), Matthew Dennis Lewis (Matt), Russell Dennis Lewis (Mike), Thomas Brodie-Sangster (Benny Watts), Moses Ingram (Jolene), Harry Melling (Harry Beltik), Isla Johnston (Genç Beth), Jacob Fortune-Lloyd (D.L. Townes)

Adını 1. d4 d5 2. c4 hamleleriyle tanımlanan satranç açılışı olan Vezir Gambiti‘nden ve Walter Tevis’in aynı adlı romanından alan ve her bölümünün adı da bir satranç teriminden oluşan bu mini seride, bir satranç dehasıyla mı karşı karşıyayız yoksa yetimhanenin verdiği ilaçların sayesinde zihnini öyle çalıştırabilen sahte/suni bir zeka ile mi karşı karşıyayız tam belli olmuyor ilk bölümde. Yine de yatılı okulun her gece verdiği yatıştırcılar yüzünden bir bağımlılık söz konusu ve bunun yoksunluğunu çekiyor 9 yaşında yetimhaneye gönderilen Elizabeth (Anya Taylor-Joy).

Okulun hademesi Mr. Shaibel sayesinde öğrendiği ve yıkık geçmişinden ve gerçeklikten kaçma fırsatı bulduğu satrançta, bir anda lisedeki satranç kulübüyle eş zamanlı olarak oynayabilecek (üstelik hepsini aynı anda yenecek) seviyeye terfi etse de o yeşil hapı almadığı zaman yoksunluk belirtileri göstermeye başlıyor. Sonraki bölümlerde bu konu bir yere bağlanmayacaksa ilk bölüm için üzerinde ziyadesiyle gereksiz şekilde durulmuş bir unsur olmuş. Bu bölümde ayrıca kendisinin de ustası olacağı Sicilya Savunması ve Modern Satranç Açılışları kitabına göre satranç açılışlarının “Cadillac”ı ya da “Rolls Royce”u olarak tabir edilen Levenfish Varyantı (Grigory Yakovlevich) ve Najdorf Varyantı (Miguel Najdorf) gibi satranç terimlerine de aşina oluyoruz.

2. Bölüm – Exchanges

Exchange: Satrançtaki değişim, bir oyuncunun kale için minör bir taşı (fil ya da at) değiştirdiği bir durumu ifade eder.

Evlat edinilerek banliyöde yeni bir hayata başlayan Elizabeth (Beth) Harmon, tebeşirleri temizlemeye indiği yetimhanenin bodrum katındaki satranç kaçamaklarından, satranç turnuvalarını kovalamaya başladığı ikinci bir yeni hayata da kavuşuyor.

Kendini tamamen satranca veren ve beynini çalıştırmaya özen gösteren yapısı, yaşıtları arasında dış görünüşten dolayı dışlanmaya maruz kalmasına neden oluyor ama Beth buna çok da aldırmıyor. Sınıf arkadaşları marka giyinme, amigo olma ve çocuk yapma hayalleri kurarken, Beth markette ilk defa gördüğü satranç dergilerini okuyabilmenin, hatta orada varlığından haberdar olduğu turnuvalara katılabilmenin yollarını arıyor. Bu bölümde ayrıca José Raúl Capablanca gibi satranç dünyasının önemli isimleriyle de tanışıyoruz.

50’ler döneminin tipik ev kadını profiline uyan annesinden (Marielle Heller) duyduğumuz ”senin yaşında sadece siyahi kızlar çalışır” repliğiyle de o dönemki ırkçılığın ne düzeyde olduğu da gözler önüne seriliyor paralelde.

3. Bölüm – Doubled Pawns

Doubled pawns: Satrançta, çift piyonlar aynı hizada bulunan aynı renkteki iki piyondur.

Artık bulunduğu bölgenin dışında, geniş çapta turnuvalara da katılmaya başlayan Beth basının da ilgisini çekiyor ve zaman zaman haberleri yayınlanıyor. Gazetecilerden biri Beth’in madde bağımlılığı ve farklı çalışan beynine ithafen, Apofeni (ilgisiz şeyler arasında anlamlı bağlantılar çıkarmaya çalışma eğilimi) olup olmadığı üzerine çekincelerini dile getiriyor ama dehamız bunu reddediyor. O sadece zihnini satranç tahtası olarak kullanabilen ve sonsuz olasılığı kafasından çalışabilen eşsiz bir beyin ama cinsiyeti, bağımlılıkları ve takıntıları, basında başarılarının her zaman önüne geçiyor.

Bir önceki bölümde ırkçılığa laf dokunduran ve hatırlatan The Queen’s Gambit, bu bölümde de maskülen bir dünyada cinsiyetten bağımsız olarak ün yapmaya çalışmanın zorluklarına odaklanıyor.

4. Bölüm – Middle Game

Middle Game: Satrançtaki orta oyun, oyunun açılış ve bitiş oyunu arasındaki kısmıdır.

Dizinin yarısından itibaren bölüm sonu canavarımız, Beth’in ilk mağlubiyeti, büyük usta Vasily Borgov ile tanışıyoruz. Annesinin de aşk hayatından kesitler izlediğimiz Middle Game, Beth’in aşk hayatına dair hep bulanık sularda yüzdüğümüz bölümlerden biri olmaya devam ediyor. Bir erkekle birlikte olmaktan ve olma fikrinden çok zevk almadığına şahit olmamıza rağmen nedense D.L. Townes’a platonik aşkının ağır bastığı gösteriliyor.

5. Bölüm – Fork

Fork: Satrançta, çatal, tek bir taşın aynı anda iki veya daha fazla doğrudan saldırı yaptığı bir taktiktir.

Akşamdan kalmanın yorgunluğu ile Borgov’a 2. kez yenildiğini izlediğimiz The Queen’s Gambit 5. bölümü Fork, artık bu alışkanlıklarının pahalıya patlamaya başladığını anladığımız bölümlerden biri. Biz anlıyoruz ama Beth henüz anlamış değil tabii.

6. Bölüm – Adjournment

Adjournment: Bir ara verildiğinde, hamlesi olan oyuncu bir sonraki hamlesini maç kağıdına gizlice yazar, ancak satranç tahtasında hamle yapmaz. Bir sonraki oturumunda bu hamle ile birlikte oyun açılır.

Annesini kaybetmenin üzerine tek başına kafa dinlemek için banliyödeki evine dönen Beth, çıkarılma tehdidiyle karşılaşınca evi üvey babasından satın alıyor. Ve artık üvey annesinin bir kopyasına dönüşerek kendini tamamen içki ve sigara döngüsüne kapatıyor. Bu döngüden asla çıkamadığı için satranç oynamaya vakti bile kalmıyor.

Bu bölüme kadar, belirli aralıklarla onu bu durumdan kurtaranların hepsinin eski erkek rakipleri olması ve kadınların ise sadece baştan çıkaran ve zamanını çalan unsurlar olarak gösterilmesini rahatsız edici bulduğumu söyleyebilirim.

Bir sonraki bölüm olan ”the end”e geçmeden önce ise ilk bölümlerden hatırladığımız bir sürpriz çıkageliyor: yetimhane dostu Jolene.

7. Bölüm – End Game

End Game: Satranç ve satranç benzeri oyunlarda, oyun sonu, tahtada birkaç taş kaldığında gelinen oyun aşamasıdır.

Beth’in flashbackleri tüm bölümler boyunca devam ediyor ve son bölüm de bu sefer başka bir deha olan annesinin (arabayı bile bile ölümüne sürmesi ve Beth’in çizik bile almadan kurtulduğu hazin olay) intiharının başlangıcının net flashback’iyle açılıyor. Beth’in evlilik dışı ve istenmeyen bir çocuk olduğunu da öğreniyoruz bu vesileyle.

Satranç dehamızın koruyucu meleği Jolene oluyor ve bu spora başlamasını sağlayan ustasının (Mr. Shaibel) da ölmesi silkinip kendine gelmesini sağlayarak Moskova’daki büyük turnuvaya hazırlanma çalışmalarını hızlandırıyor.

İlk bölümlerde gösterilen Rusça dersleri almış olmasının avantajından ya da etkisinden son bölüme kadar bahsedilmiş değil. Sadece etrafında konuşanları anlayabildiğini görüyoruz ama bunu belli etmeyi seçmiyor.

Kadın büyük ustalardan Nona Gaprindashvili’ye kısaca değinilmesi de sevindirmedi değil ama aksine kendisinin erkekler turnuvalarında da yarışmış olduğu gerçeği var.

Moskovo’daki turvunada eski ve yaşlı şampiyonlardan (grandmaster) biriyle maç uzayınca erteleme kararı alınıyor ve Borgov’un da dahil olduğu bir ekip Beth’i nasıl yeneyeceği üzerinde adama tüm gece boyunca ders verirken, Beth tek başına bu oyun üzerine tüm gece çalışıyor. Satrançtaki erkek dayanışmasının karşısında, azınlık cinsiyetinden dolayı tek kalışına bir kez daha şahit olduğumuz anlardan biri. Fakat Borgov’la da erteleme (adjournment) kararı alınınca tüm tanıdıkları telefonun ucundan seferber oluyor ve olası tüm hamlelerin üzerinden geçerek birlikte çalışıyorlar.

Büyük Usta Harmon

Nihayet, Sovyetleri kendi oyunlarında yenen kadın olarak tarihe geçiyor. Ne kilisenin ne de politikanın kuklası olmayı kabul eden Beth Harmon, sonunda saf satrancın verdiği mutluluğa geri dönüyor ve kendi kararlarının izinden gitmeyi tercih ediyor.

Daha öncesinde burada da incelediğimiz Hollywood, Unorthodox gibi Netflix‘in kaliteli yapımları arasında yer alan bir mini dizi olmuş The Queen’s Gambit. Birebir gerçek bir hikayeye dayanmıyor olsa da Boris Spassky’i mağlup ederek Dünya Satranç Şampiyonası’nı kazanan ilk Amerikalı olan satranç dehası Bobby Fischer‘dan esinlendiği söylenebilir. Filmin en büyük unsuru olan ve Garry Kasparov ve dünyaca ünlü Satranç Eğitmeni Bruce Pandolfini‘nin danışmanlığında çekilen satranç sahnelerinin ise tatmin edici seyir zevkine sahip olduğu söylenebilir. Satrançla ilgili olmasanız bile bir oturuşta izlenebilecek bir yapım. Benzer bir hikaye isteyenler Judit Polgar‘ı araştırabilir.

Paylaş
Yazar
Gökçe Duman