İçindekiler
Charlie Chaplin Kimdir?
Charlie Chaplin’in Hayatı
Charlie Chaplin Filmleri
Charlie Chaplin’in Kızı Geraldine’e Chaplin’e Yazdığı Mektup
Charlie Chaplin’in 70.Yaş Gününde Yazdığı Şiir
Charlie Chaplin Sözleri
Aşırı bol bir pantolon, sımsıkı bir ceket, aşırı büyük ayakkabılar… Ve tabii ki o bıyık. Giyinişinden, üzüntüyü bir komedi malzemesi olarak kullanışına kadar sinemanın “aylak karakteri”ydi o. Seneler boyunca birçok harika aktör ve aktris geldi geçti sinemadan. Charlie Chaplin ise bunların arasında, mirasını gelecek nesillere de aktaran ve sonsuza kadar yaşayacak ikonlardan biri olarak doğmuştu. Sokaklarda, doğum günü partilerinde, filmlerde, sahnelerde ona benzemeye çalışan bir sürü pandomim sanatçısı görebilirsiniz. Farklı insanlar, ama hep aynı kılık.
Chaplin ya da tam adıyla Charles Spencer Chaplin, ilk komedyenlerdendi. Sinema tarihindeki herhangi bir isim değil, tarihin kendisiydi aslında. Filmlerinden, başarılarından övgüyle bahsedilir ama çabaları pek bilinmez. İşte Chaplin’in bilinmeyen hayatı:
16 Nisan 1889’da dünyaya gelen Chaplin’in aile yapısı ve çalkantılı hayatı kariyerinin temellerinin atılmasına yardımcı olmuştur. Ailesinden ziyade alkolle daha iyi bir ilişkisi olan babası Charles Chaplin Sr. hayatında çok önemli bir yere sahipti. Annesi Hannah Harriet Pedlingham Hill (Lily Harley) de tiyatro oyuncusuydu ve kendi çapında stand-up komedyeniydi. Oğlunu güldürmek için ara sıra ona küçük gösteriler de hazırlardı. Chaplin’in komedi ikonu olmasına büyük katkısı olduğu aşikardır.
Evlerine pek para girmezdi ama kahkaha da hiç eksiz olmazdı. Chaplin, ilham kaynağı olan ve kariyerinde bu günlere gelmesini sağlayan annesine her zaman baktı. Aslında her şey onun sayesinde başladı. Lily Harley, bir gün “Laryngitis (larenjit)” hastalığı yüzünden sahnedeki sesini kaybetti. Charlie o zamanlar daha 5 yaşındaydı ve sahnenin en önünde otururdu her zaman. Annesi bu durumdan dolayı sahnesi apansız terketmek zorunda kalınca o gün oğlu yerini aldı. Küçük bir çocuğun doğaçlama performansı, izleyiciyi ayakta alkışlattı ve annesine de gurur kaynağı oldu.
Bir yandan yoksulluk da ailenin çatısında sert rüzgarlar estirmeye başlamıştı. Charlie ve üvey kardeşi Sydney sokaklarda dansedip para kazanmaya çalışıyordu ama küçük çocukların şapka gezdirip sokaklardan topladığı kuruşlarla yani taşıma suyla değirmen çarkı dönmüyordu.
Charlie 7 yaşındayken, Sydney ile birlikte yetimhaneye gönderildiğinde ailesi de darülacezeye geçmek zorunda kalmıştı. Düşkünler evinde kalacak yer ve iş imkanı sağlanıyordu. Yine de aile için çok depresif zamanlardı.
Charlie ve Sydney yatılı okuldan döndükleri gün, anneleri Hannah’yı, eski kıyafetlerini giymiş, kapı eşiğinde beklerken buldular. Eskisi gibi bir aile olduklarını hissetmek adına yapılmış ufak bir çabaydı. O gün tekrar bir aile olarak parka gittiler. Fakat bu son kezdi.
Hannah ailesini tekrar düşkünler evine kabul ettirmek zorunda kaldı. Çocuklar başka bir kimsesiz çocuklar okuluna gönderildi. Bu durum Charlie’nin yalnızlığına tuz biber olmaktan başka bir şey yapmadı.
Annesinin ruhsal bozukluğu başlayınca hastaneye yatırıldı. O sırada Sydney de deniz kuvvetlerine katılmıştı. Charlie’nin ise gidecek hiçbir yeri yoktu. 14 yaşındayken sokaklarda yatmak ve bir yandan da hayatta kalmak için yemek aramak zorunda kaldı. Beş parasız ve hiç olmadığı kadar yalnızdı. Okul hayatı ise sadece bir hayalden ibaretti artık.
Annesiyle kısa bir buluşma tekrar yaşama sevinci doldurmuştu ama Hannah’nın hastalığı çok ilerledi. Bu talihsiz kaderi kabul etmekten başka şansları yoktu. Chaplin sonrasında çok para kazandı ama kendisini tüm zamanların en iyi komedyenine dönüştüren annesini hiçbir zaman geri getiremedi.
Yani özetle, herkesin muhteşem kahkahalar atarak filmlerini izlediği Charlie Chaplin’in çocukluğu her zaman kriz içinde geçti. Kimsenin sağlam bir şekilde kurtulamayacağı korkularla baş etmek zorunda kaldı. Hiçbir zaman çocukluğu yaşayamadı.
Ama komedi onun güvenli yuvasıydı. Tiyatro sahnelerinden sinemaya giden yolculuğunda palyaço olarak gözyaşlarının arkasına saklanma planı yapmıştı.
Bu sırada sessiz film devri son demlerini yaşıyordu ve sinemaya “ses” gelmek üzereydi. Ama Chaplin’in zaten komik olmak için sese ihtiyacı yoktu. O sessiz film aktörüydü. Hepimizin kelimelerle söyleyebileceklerinden daha fazlasını kendi beden diliyle anlatabiliyordu.
Adamakıllı ilk diyaloğunu kullandığında, komedi filmini yürek parçalayan bir mesajla bitirmişti. Tek yapmak istediği sevgiyi yaymaktı.
Kimse, hakkındakileri bu kadar detaylı bilmese de, bir bakıma acısı, dünyanın kahkaha atma sebebi oldu. Ama kendi kahkahası kimsenin canını yakmadı. Bir zamanlar dediği gibi hayatında kendi dudaklarının bile hiçbir zaman bilmediği problemleri olmuştu. Hayatı boyunca amacı, sessiz filmler aracılığı ile konuşarak dünyayı daha iyi bir yer haline getirmekti. Filmleri de kılık kıyafetinden ya da Şarlo tipinden dolayı değil, arkasında yatan hikayeden dolayı güzeldi.
Çok çapkın bir insan olarak tanınan Chaplin toplamda 4 evlilik yaptı ve çoğu da kendinden yaşça oldukça küçük kadınlarlaydı. Son karısı Oona O’Neill ise Chaplin ile evlendiğinde 18 (bazı kaynaklarda 17 olduğu da söylenmektedir) yaşındaydı. Birlikte İsviçre’de mutlu bir hayat sürdüler ve toplamda Oona’ya çok benzeyen 8 çocukları oldu.
“Sevgili kızım, şimdi gece, bir Noel gecesi. Benim küçük kalemdeki silahsız savaşların hepsi uyuyor. Kızkardeşin, erkek kardeşin hepsi uykuda. Annen de uykuya daldı. Senden çok uzaktayım! Fotoğrafını başucumdan bir saniye olsun ayırmıyorum. Ama sen neredesin?
Oradasın işte, Şanzelize’nin muhteşem dans tiyatrosu sahnesindesin. Biliyorum, kış karanlığında parıldayan yıldızlar gibi parlayan gözlerini görebiliyorum ve ayak seslerini duyabiliyorum. Tatar Khan tarafından esir alınan İran Güzeli’ni oynayacakmışsın duyduğum kadarıyla. Zarif ol ve dans et. Yıldız ol ve parla. Seyircileri büyüledikten sonra mutluluk sarhoşuyken bir köşeye çekil ve bu mektubumu oku. Babana kulak ver. Ben senin babanım Geraldine! Charlie Chaplin’im. Başucunda sabahlamadığım gece olmadı neredeyse. Sana küçük tatlı masallar anlatırdım. Uyku gelip beni yokladığında dalga geçer ve şöyle derdim ‘Git başımdan! Kızımın hayalleriyle meşgulüm.’ Ben senin hayallerini görebiliyordum Geraldine!” diye devam eden harika bir mektup yazmıştır Chaplin ilk kızı Geraldine’e.
Geraldine, 1944 yılında dünyaya gelir ve belli bir yaşa kadar balerin olmak isterken babasının Limelight (Sahne Işıkları) filminde rol almasıyla sinemaya ilk adımı atar. En önemli filmi, 21 yaşındayken rol aldığı Doktor Jivago’dur. Mektubun çoğu yerinde Charlie Chaplin kızına Geraldine yerine Zheraldine diye seslenir bu yüzden. Kızı kariyerinin baharındayken ve en ünlü zamanlarındayken de bir noel gecesi bu mektubu yazar.
“Kendimi gerçekten sevmeye başladığımda; Sağlıklı olmayan her şeyden kurtardım kendimi. Yemeklerden, insanlardan, şeylerden, içinde bulunduğum durumlardan. Hepsinden önce de beni kendimden koparıp aşağıya çeken şeylerden. Başlarda buna ‘sağlıklı bencillik’ diyordum… Artık biliyorum ki bu ‘kendini sevmektir.”
Filmleriyle olduğu kadar sözleriyle de hafızalarda yer eden Chaplin’in birkaç ünlü özlü sözüne göz atalım:
“Ben bir politikacı değilim ve benim politik kesinliklerim yoktur. Ben bir bireyim ve özgürlüğe inanırım. Diğer yandan aşırı vatansever de değilim. Aşırı vatanseverlik Hitlerliğe götürür. Ben devrim yapmak istemiyorum. Sadece birkaç film daha yapmak istiyorum.”
demiştir Chaplin, ABD’ye yeniden giriş vizesinin iptal edileceğine yönelik açıklamalar yapan gazetecinin sorusuna karşı. Chaplin sessiz filmde direterek ve beden dilinin evrensel olduğunu vurgulayarak dünyanın Amerika’dan ve İngilizce’den ibaret olmadığını savunmuştur hep. Hiçbir zaman da Amerika ile arası iyi olmamıştır zaten.
“Ben, tek bir şey olarak kalacağım, sedece tek bir şey olarak; o da bir palyaço. O beni herhangi politikacıdan daha yükseğe ulaştıran bir uçak.”
“Benim geçmişteki ve halen sürmekte olan en müthiş günahım geçerli görüşlere uymayan bir kişi olmaktır.”
“Hayat dar alanda trajedi, geniş açıda komedidir.”
“Politik açıdan, ben bir anarşistim. Devletlerden, kurallardan ve esaretten nefret ediyorum. Hayvanları kafeste görmeye tahammülüm yok. İnsanlar özgür olmalılardır.”
“Tanrı ile barış içindeyim. Benim çatışmam insanlarla.”
Diğer ünlü sözlerine buradan da ulaşabilirsiniz.
Sizin en sevdiğiniz Chaplin sözü hangisi?