Bu seneki Cannes Film Festivali’nde “The Beguiled” ile en iyi yönetmen ödülünü alan Sofia Coppola, Bechdel Testi’ni ilk defa duyduğunu itiraf etti
Bechdel Testi basitçe, filmde iki kadın karakter olmasını ve bu iki kadın karakterin “erkekler” dışında bir konu hakkında konuşmasını şart koşuyor. Neredeyse bütün filmleri bu testi geçen Sofia Coppola, GQ dergisine verdiği röportajda Bechdel Testi‘ni hiç duymadığını açıkladı. Diyalog tam olarak şu şekilde gerçekleşti:
GQ: “The Beguiled”e bayıldım. Sizce de bu film Bechdel Testi’ni geçemeyen ender feminist filmlerden biri mi?
Sofia Coppola: Ne testi dedin?
GQ: Bechdel Testi.
Sofia Coppola: Hiç duymadım. Neymiş o?
GQ: Bir filmde iki ya da daha fazla kadının erkekler dışında bir konuda konuşup konuşmadıklarını anlamak üzere tasarlanmış bir test.
Sofia Coppola: Ah, sanırım hiç film eğitimi almamışım. Komik olan, The Beguiled’de bir erkek hakkında konuşan bir sürü kadın var.
Film, yaralı birlik askeri tarafından tamamen yutulmadan önce sadece iki dakika kadınlar arasında geçiyor. Dolayısıyla Bechdel Testi’ni ucundan geçtiğini söyleyebiliriz. İç Savaş sırasındaki yaralı askeri Colin Farrel canlandırıyor ve sadece kızların kabul edildiği, Nicole Kidman ve Kirsten Dunst tarafından yönetilen yatılı okulda konaklamak zorunda kalıyor. Filmin bundan sonrası yükselen seksüel tansiyon üzerine kurulu ve tansiyonun başını da Elle Fanning çekiyor.
Coppola’nın diğer filmlerinin Bechdel Testi’ni geçip geçemediğine bakalım:
The Virgin Suicides (1999) – 5/5
Coppola’nın Jeffrey Eugenides’in romanından uyarlanan ilk uzun metrajı. Bir avuç erkek yeni yetmenin ağzından, filmin odağındaki beş kızkardeşin hikayesi kızların kendi perspektiflerinden anlatılıyor. Anneleri Mrs. Lisbon’un ilk adı olmamasına rağmen film testi geçiyor diyebiliriz.
Lost in Translation (2003) – 4/5
Scarlett Johansson’un canlandırdığı yirmili yaşlarındaki genç kadın ve orta yaşlı aktör rolündeki Bill Murray arasındaki ilişkiye odaklanan filmde Johansson’ın Anna Faris ile konuştuğu kısa bir sahne var. Erkek hakkında dile getirmedikleri gerilim, konuşmalarının tepesinde kara bulutlar dolaştırsa da testi geçti kabul edelim hadi.
Marie Antoinette (2006) – 5/5
Bunu irdelemeye bile gerek yok. Kendiliğinden geçiyor zaten. Geçemiyorlarsa pasta yesinler.
Somewhere (2010) – 1/5
Diğer tüm Coppola filmleri içerisinde, Somewhere, testte sınıfta kalmaya en yakın duran film diyebiliriz. Film Chateau Marmont’da yaşayan aktörün Fanning tarafından canlandırılan 11 yaşındaki kızıyla tekrar iletişim kurma çabaları üzerine kurulu. Fanning’in bir kadın ile zoraki yaptığı küçük konuşmayı sayarsak zorla geçebilir belki.
The Bling Ring (2013) – 5/5
Coppola’nın bütün kadrosu tamamen kadınlardan oluşan, The Beguiled’den önceki son filmi. Film, ünlülerin evlerini soyan bir grup gencin gerçek olaylara dayanan hikayesini anlatıyor. Filmde hiç siyahi karakter bulunmamasından dolayı da epey eleştirilmişti. Hatta bu eleştiri The Beguiled de dahil olmak üzer bütün kariyeri boyunca devam etmekte.
Sonuç olarak bu seneki Cannes Film Festivali jüri üyesi Jessica Chastain’in dediği gibi, ne kadar fazla kadın hikayeci olursa, gündelik hayattaki aktif profile yakın ve dünyası sadece etrafındaki erkeklerden oluşmayan, kendi bakış açısına sahip kadın figürleri sinemada o kadar çok görürüz.