1899
Dark’ın yapımcılarının yeni dizisi 1899’dan ve yapım teknolojisi The Volume’den bahsedeceğim. 1899, Avrupa’dan Amerika’ya giden bir gemideki göçmenlerin hikayesi üzerine bir dizi. Yolculukları sırasında gizemli olaylarla karşılaşıyorlar. Buradan sonrası keyif kaçırıcı detaylar içerebilir. Dizi drama türünde bir dönem dizisi olarak başlayıp korkuya daha sonra da bilimkurguya evriliyor.
Çünkü hepsinin bir simülasyonda takılıp kaldığını öğreniyoruz ve karakterler de bunu kimin yaptığını çözmeye çalışıyor. Üstelik daha önemli bir soru var: bu simülasyondan nasıl çıkacaklar? Dizinin konusu neden bu gezegendeyiz, biz kimiz, bizi kim yarattı vb. sorularla varoluşçuluk üzerine aslında.
Dark’ın çekimleri sürerken yeni bir büyük dizi yapılacağı biliniyordu ve oradaki harika oyuncuların bazılarını 1899’a da transfer ettiler: mesela Kaptan gibi. Kaptan’ın Dark’taki karakteri gelecekten, geçmişten ve her yerden yolculuk ettiği için çoğu şeyi anlıyordu. 1899’da ise garip olayları deneyimleyen ve anlam veremeyen bir karakteri canlandırıyor.
Baş karakterimiz doktor Maura ise nöroloji ve beyindeki bağlantılar konusunda uzman ve küçüklüğünden beri Platon’un mağara alegorisine takıntılı biri. Dizide ayrıca çok fazla milliyetten oyuncu olduğu için birden fazla dil konuşuluyor. Oyuncular karşıdakinin anlamadığını bile bile kendi dilinde konuşmanın garip olduğundan bahsediyor.
Dizinin çekimlerde yaşadığı en büyük sıkıntı bu kadar farklı milletten oyuncu ile farklı mekanlarda pandemi ve karantina gibi engeller varken çekim yapmaya çalışmasıydı. Durum böyle olunca çözüm The Volume teknolojisinde bulunmuş. Disney+ dizi The Mandalorian’ın çekimlerinde de kullanılan bu teknolojiyi, görebileceğiniz en büyük tv gibi düşünebilirsiniz ve oyuncular da önünde rol yapıyor. Volume aslında LED ışıklarından oluşan, silindir şeklinde devasa bir duvar. Bu duvarla dünyanın her yerine gidebiliyorsunuz.
Dizinin yapımcılarının, 1910’da inşa edilmiş, Fritz Lang’ın da Metropolis’i orada çektiği Marlene Dietrich sahnelerinde inşa edilmiş Dark Bay adında bir yapım stüdyosu var. Bu sahnelerde arka projeksiyon kullanılmış. The Volume da bu teknolojinin gelişmiş hali yani arka projeksiyonun gelecekteki hali. 350 metrekare çekim alanı ve 270 derece izleme açısı var. Sektörün ilk dönen sahnesine sahip ve bütün set hareket edebiliyor. Hayal edilebilecek her manzarada 360 derecelik çekimler yapılabiliyor. Sahnelerdeki değişen unsurlar pizza dilimi gibi hareket ettirilebildiği için sahne geçişleri dakikalar içinde yapılabiliyor.
Son ana kadar temposunu koruyan keyifli bir yapım olmuş 1899. Aslında ne Dark’a ne de Matrix’e benzettim. Daha çok 2021 yapımı Netflix filmi Oxygen’a benziyor. İzlemediyseniz, tek mekanda geçen bu filme de göz atmanızı mutlaka öneririm.