Mimaroğlu: The Robinson of Manhattan Island
9–20 Ekim’de gerçekleşen ve bazıları çevrimiçi, bazıları da sinemalarda gösterilen 39. İstanbul Film Festivali‘nin Ulusal Belgesel Yarışması filmlerinden biri olan ve aynı zamanda festivalde mansiyon ödülünü kazanan Mimaroğlu, elektronik müzik önderi ve yapımcısı İlhan Mimaroğlu’nun kişisel arşivinden daha önce görülmemiş kayıtlardan oluşuyor.
Yapımın adı Mimaroğlu olunca sanki sadece İlhan Bey’e odaklanacak sanıyorsunuz ama aslında bu İlhan ve Güngör Mimaroğlu’nun bütünleşik, romantik ve yaratıcı hikayesi. Belgeselin anlatıcıları İlhan, Güngör Mimaroğlu, yakın çevrelerinden isimler ve Güngör Hanım’ın oğlu Rüstem Batum gibi isimlerden oluşuyor. Otobiyografik belgeselin ilk bölümünde İlhan Mimaroğlu ve eşi Güngör Hanım, nasıl tanıştıklarından ve bu tanışmanın nasıl Amerika’ya göç etme süreciyle harmanlandığından bahsediyorlar ve daha çok Güngör Hanım’ın anlatıları üzerinden de New York’taki politik başlangıçlarına konuk oluyoruz. Özgürlüğüne düşkün ve aktivist bir kişiliği olan Güngör Mimaroğlu, İlhan Bey ile adeta bir ruh eşi, ikiz ve arkadaş karışımı olduklarından ve tam kafasındaki gibi bir birliktelik yaşadıklarından bahsediyor ve kendisinin aktivist kimliğinin de İlhan Bey’in o dönemki eserlerine ilham kaynağı olduğunu anlayabiliyoruz.
İkinci bölümde, Mimaroğlu’nun müziği iyi bilmediği için yanlış bir şey öğrenme endişesinden dolayı konservatuvara kendini hazır hissetmediğini öğreniyoruz.
Fellini bir ölçüde ün kazandırdı bana. Tanışmadım onunla; telefonda bile konuşmuş değilim. Müziğimi plâktan duymuş. Satyricon’unda, Nino Rota’nın müziği yanında, ses şeridi için prelüdlerimden ikisini kullanmak istemiş. Plâk şirketinin aracılığıyla bu istek bana bildirildiğinde, gerekeni yaptım; müzikleri hazırlayıp film şirketine gönderdim.
Memnun Kadın ve Üzgün Adam
David Toop, Suzanne Ciani, Balkan Naci İslimyeli gibi arkadaşlarının ve yakınlarının ağzından da, Mimaroğlu’nun uyku bantları ile kendi rüyalarını yönetme ve hayatın kategorize edilmemiş noktalarına dokunma isteği gibi özelliklerini ve meraklarını dinliyoruz.
Belgeselin ses bantlarının çoğunluğu, yapımcının kendi kayıtlarından ve İdil Biret’e Karl Marx’tan alıntılarla katkıda bulunduğu diğer benzer deneysel eserlerinden oluşuyor. Ölümünün anlatıldığı bölümün ardından tekrar Güngör Hanım’a ve oğlu Rüstem Batum‘un anlattıklarına odaklanarak iç dünyalarına ve hayata tutunma noktalarının derinliklerine iniyoruz.
Asosyal denilebilecek ölçüde insanlardan uzak bir kişiliğe sahip olduğunu söylediği üvey babasıyla Rüstem Batum’un sinema dışında ortak noktaları olmadığını ve mesafeli bir ilişkileri olduğunu da belgeselin sonlarına doğru direkt Batum’un anlatımından öğreniyoruz. Kapalı kutu Mimaroğlu’nun tüm sırlarını bilen ve iç dünyasında neler olduğundan haberdar olan tek kişinin de sevgili eşi Güngör Hanım’dan başkası olmayacağı tahmin ediliyor. Hatta birçok arkadaşı, Güngör Hanım’ın, Mimaroğlu’nun sosyalliğe açılan kapısı olduğundan da bahsederek bunu doğruluyor.
Ben de sizi İlhan Mimaroğlu ile tanışmama vesile olan bu eserle baş başa bırakıyorum.
Sinopsis
Mimaroğlu iki özgür ruhun, 60’lı yıllarda Türkiye’den Amerika’ya göç eden efsanevi elektronik müzik bestecisi İlhan Mimaroğlu ile yaşam dolu hayat arkadaşı Güngör Mimaroğlu’nun hikâyesidir. Çiftin kişisel arşivinden yararlanan belgesel, İlhan Mimaroğlu’nun radikal bir sanatçı olarak portresini ortaya koyarken, bir yandan da çiftin bir aile dramının ortasında yeşeren güçlü ve ilham verici ilişkisine odaklanır. Film çok katmanlı yapısıyla müzik, aşk, göç ve hayal kırıklığına dair gerçek hikâyeler anlatır. Mimaroğlu dünya prömiyerini 2020 Visions du Réel Film Festivali’nde yaptı.
Yönetmen Director: Serdar Kökçeoğlu Görüntü Yön. Director of Photography: Levent Türkan Kurgu Editing: Eytan İpeker Yapımcı Producer: Dilek Aydın, Esin Uslu Ortak Yapımcı Co-Producer: S. Buse Yıldırım Yapım Production Co.: Heimatlos Films, Lita House of Production Dünya Hakları World Sales: Heimatlos Films
2020 İstanbul Mansiyon
2020 Antalya Jüri Özel Ödülü