Netflix’in yine bir beyin yakan belgeseli olan The Staircase’e hoş geldiniz
Belgesel konusunda iddialı olan ve gerçekten güzel seriler barından Netflix‘in listesinde güncel olarak yer alan The Staircase belki sizlerin de dikkatini çekmiştir. Ayrıca bundan sonra yazacaklarımız henüz izlememiş olanlar için keyif kaçırıcı detaylar içerebilir, uyarmadı demeyin.
Belgesel aslında bir yere bağlanamıyor maalesef ama konusu çok çok ilginç olduğu için bırakamıyorsunuz da mereti, çekirdek gibi 13 bölüm çitleyenler buraya! Ondan öncesinde olayı iyi anlamanız adına küçük bir bilgilendirme*
*Alford savunması: İlk kez ABD’de 1963’de kullanılmış Alford Plea olarak da bilinen savunmadır. Daha önce suçu itiraf etmiş olsan da bu itirafı, mahkemenin elindeki kanıtlar jüriyi ve hakimi ölüm cezası gibi ağır bir ceza verdirmeye ikna edecek seviyede göründüğü için yaptığını, aslında suçsuz olduğuna inandığını iddia etmeye dayanır. (ekşi/diegoist)
”Durumumuz yoktu okuyamadık kardeş” diyenler için özet:
Evli bir adam (Michael Peterson) ve kadın (Kathleen Peterson) var. Kendi evlerinin havuz başında şarap içerek geçirdikleri bir gecenin sonunda kadın eve çıkıyor. Sonrasında 911’e adamın telefonu geliyor. Kadın aşırı kan kaybından ölmüş bir şekilde merdivenlerin dibinde bulunuyor. Kafasında incecik bir sürü çizikler var. Adam 8 senesi hapiste geçmek suretiyle 15 yıl yargılanıyor. (Bu arada bundan önceki karısının arkadaşının da benzer bir olaydan dolayı öldüğü ortaya çıkıyor. Ayrıca adam zengin olduğu için bütün başından geçenleri belgesel haline de getirtmiş senelerce çekim yaptırıp.) Sonrasında adamımız, yani ölen kadının eşi Michael, artık ABD adalet sisteminin de kusurlu çalıştığını öne sürerek, suçlu olduğu net bir şekilde delillerle ispatlanmamış olsa da Alford savunmasıyla suçunu kabul ettiğini söyleyerek artık bu mahkeme sürüncemesinden kurtulmuş oluyor 15 senenin sonunda. Asıl sorun şu ki: kadını kimin ya da neyin öldürdüğü hala bir muamma… Şimdi bu kaza mı cinayet mi?
Gelin detaylı olay örgüsünü inceleyelim
Sanık 9 Aralık 2001’de, gece 2:40 civarında, eşinin durumunu bildirmek üzere, Durham Kuzey California’daki evlerinden 911’e bir arama gerçekleştirdi. 7-8 dakika içinde sağlık görevlileri adrese ulaştı. O sırada oğlu Todd da adrese varmak üzereydi. Eve girdiklerinde Kathleen Peterson’ı gördüler, merdiven boşluğuna yakın bir yerde yatıyordu. Etrafında ciddi miktarda kan vardı. O sırada nabzı atmıyor ve nefes almıyordu. Etrafındaki kanın bir miktarı pıhtılaşmaya ve kurumaya başlamıştı. Evin içinde başka insan olduğuna dair kanıt bulunamadı. Bu zaman diliminde, karısı yaraları dolayısıyla hayatını kaybederken sanık da yanındaydı. Kathleen Peterson adli tabip Doktor Radisch tarafından incelendi ve otopsisi yapıldı. Otopside kafasında yedi kesik olduğu belirlendi. Boynunda da yaralanma vardı, sol tiroid kıkırdağındaki üst kornuda iç kanamaya sebep olan bir kırılmaydı. Doktor Radisch boynundaki yaralanmanın boğulmaya işaret ettiğine dair fikrini belirtti. Diğer yaraların da düşmeye değil dövülmeye işaret ettiğini belirtti.
Olay örgüsüne karşı sanığın avukatının son savunması
Sayın Hakim, buraya kadar tek tek her şeye itiraz etmemizi dinlediniz. Ayrıca bu mahkeme, Bay Deaver’ı n Bayan Peterson’ın davasında yalancı şahitlik yaptığı kararına varmıştı. Deborah Radisch’e gelince, son iki ay içerisinde bir not bulduk, verdiği ifadenin aksine, künt bir cisimle kafaya alınan darbeden değil, aslında kan kaybından öldüğüne inandığını belirtiyor. Bizim belirlediğimiz ölüm nedeni de buydu, fakat kendisi böyle ifade vermedi. Son olarak kafaya alınan darbelerle ilgili ifadesine dayanarak, ona bir şömine çubuğu gösterilmişti ve o da, ”ah evet, gördüğümüz yaralara sebep olan bu olabilir” demişti. Tabii daha sonra sizin de bildiğiniz gibi o şömine çubuğu Bay Peterson’ın garajında bulundu. Bulunduğu ve üzerinde örümcek ağlarıyla fotoğraflandığı sırada siz de vardınız. Akabinde delil olarak sunuldu. Son iki gün içinde öğrendim ki, o şömine çubuğu aslında daha önce Haziran 2002’de, polislerce bulunmuş, Candace Zamperini onun cinayet silahı olduğunu teorisini ileri sürmeden önce. Aslında, onu bulup çıkardılar, iki olay mahalli teknisyeni Dan George ve Eric Campin‘le fotoğrafladılar, sonra da aldıkları yere değil de bir yıl sonra örümcek ağları kaplamış halde bulduğumuz yere koydular. Dan George ve Eric Campin, Bay Peterson’ın davasında ifade verdiler. Tek bir kelime etmediler, halbuki savcılığın iddiasını biliyorlardı. Şömine çubuğunu bir buçuk yıl önce bulmuşlardı.
Bay Peterson suçlu değildir. Hiç olmadı. Şimdi de suçlu olduğunu kabul etmiyor. Bu savunmayı sunuyor çünkü tüm bu koşullardan ötürü, Bay Deaver’ın olay mahallini darmaduman etmesi de dahil, adil yargılandığına inanmıyor. Siz Sayın Hakim’in kararları dolayısıyla değil, polislerin olaya dahil oluşu dolayısıyla. Haksız ve hileli olarak algıladığı bu ortamda tekrardan oyuna girmek istemiyor. O yüzden bu savunmayı sunuyor. Bay Dornfried’ın ifade ettiği delillere dayanarak değil. Bu savunmayı sunuyor çünkü 15 yıl oldu. İşlemediği bir suç yüzünden sekiz yıl hapis yattı. 73 yaşında ve Durham Polis Teşkilatı’nın gerçekler yerine sadece kendisin mahkum etmekle ilgilendiğini ve bu amaçla delilleri çarpıttığına inanıyor. Bu Alford savunmasını neden sunduğumuzu açıkça belirtmek istedim. Bay Dornfried’ın belirttiği nedenlerden dolayı değil.
Sanığın savunmasına karşı, ölen kadının kız kardeşinin savunması
Günaydın. Ben Candace Zamperini, Kathleen’in diğer kardeşi. Kathleen’in ölümünden iki ay sonra Şubat 2002’de eşim ve Lori’yle, bölge savcısı Jim Hardin’le ilk kez görüşmeye gittik. Öldürüldüğüne inanmak istemiyordum, kaza olduğundan emindim. Görüşmenin sonunda, Jim Hardin otopsi ve olay mahalli fotoğraflarını görmek ister misin, diye sordu. Büyük bir zarf verdi. Benim için Pandora’nın kutusuydu bu. Kardeşimin ölümüyle ilgili tüm kötülükler gözüme çarptı. Kardeşimin dövüldüğünü gösteriyordu. Vücudundaki tüm yaraları. Pandora’nın umudu yerine bana kalan adalet için savaşma sorumluluğunu üzerime almak oldu. Kathleen’in acılar içindeki ölümünün ardındaki gerçekleri öğrenmekti. Otopsi raporuna göre vücudunda 35’ten fazla kesik, morluk, yara ve ezik var. Boğazlanmış. Kafasına aldığı yedi ölümcül darbeyle kan kaybından yavaş yavaş ölmüş.
Bir diğer meydan okuma da bir Fransız film şirketinden geldi. Kız kardeşimin ölümüyle ilgili sahte bir belgesel çekmek istediler. Ailemin yardımını veya rızasını almadılar. Michael Peterson’ın ahkam keseceği bir film yapılacaktı. Durham polisinin ve adalet sisteminin ne kadar kabiliyetsiz olduğunu anlatacaktı herkese. Masum olduğunu bu filmde bir kez daha duyurabilecekti. The Staircase filmi çekildi ve Kathleen’in kızını ve beni korkutmak ve tehdit emek için iki kez kullanıldı. Michael Peterson filmde şöyle diyor, ”Candace ve Caitlin olmasa bu mahkemede olmazdım”. Ve sekizinci bölümde mahkemede geçen sahnede, Michael Peterson açıkça şöyle diyor:
”Candace lanet çenesini tutamadı, çenesini kapasa burada olmazdım”
Bu ifadelerle beni tehdit ediyordu. Herkes YouTube’u açıp defalarca izleyebilir. Bu da beni ve yeğenimi üzüyor, biz sizi üzecek hiçbir şey yapmadık. The Staircase’in sonunda Michael Peterson olması gerektiği gibi cinayet suçundan hüküm giydi. Ve bugün de suçunu kabul ediyor. 15 yıl önce çok saftım ve sevdiğim biri için basınla ve hatta bir cinayet davasıyla mücadele etmeye hazır değildim.
Şimdi David Rudolf (avukata diyor). Michael Peterson’ın kurban olarak görülmesini istedin. Kardeşimin adını söyleme zahmetine hiç girmedin. Hatta açılış konuşmanda ona Catherine dedin, Kathleen bile değil. Rudolf, Kathleen’in giysilerini çıplak elleriyle aldı, ne güzel bir teknik. Jürinin karşısında aldı, yan masalara fırlattı. Tanıkları bakışlarınla korkuttun, beni de korkutmayı denedin. Tehdit etmeyi denedin. Mahkemede o kadar yüksek sesle konuşuyordun ki jüri üyelerinden biri kulaklarını kapatmak zorunda kalmıştı. Hala da Michael Peterson ve David Rudolf’un bana bu kadar vakit ve enerji harcaması şaşırtıyor ve afallatıyor. Michael Peterson ve David Rudolf süper güçlerimin olduğunu sanıyor galiba. Belki de Oz Büyücüsü’yümdür.
Michael’in dediği gibi lanet çenemi kapatmaya çalıştınız. Ama biliyor musun önemi yoktu. Jüri olay mahalli fotoğraflarına odaklandı. Kathleen’in kanı merdiven boşluğunda duvarlara fışkırmıştı. Kathleen’in kanı o akşam giydiğin şorta bulaşmıştı. Hırpalanmış, dövülmüş cesedine de odaklandılar. Son olarak Michael Peterson, Alford Savunması çok anlamsız. Alford malford. Hiçbir anlamı yok, suçlusun. Sana iyi bakan, çocuklarına rehberlik eden ve seven kadının korkunç bir şekilde canını aldın. Seni sevmişti. İnsanların övdüğü bir ev kurdu, bol keseden yemek yaptı, kalbine ve evine neşe doldurdu. Kathleen hayatında sahip olabileceğin en iyi insandı. Michael Peterson, kasten ölüme sebebiyet vermekten suçunu kabul ediyorsun, kardeşim Kathleen’i öldürmekten suçlu bulunacaksın ve sonsuza kadar bir suçlu muamelesi göreceksin. Bugünkü duruşmada adalet sağlanıyor. Neredeyse dokuz yıl hapis yattın, itibarını kaybettin, evini kaybettin, yoksul durumdasın. Ve nihayet bugün ailemin duymayı beklediği şey oluyor. Kardeşim Kathleen’i döverek öldürme suçunu kabul ediyorsun. Michael Peterson, eşini aldattığın için (adam biseksüel) utanç sembolü olmakla kalmıyor, ayrıca suçlu olduğun için de damgalanıyorsun.
Mükemmel bir adalet değil ama adalet.
Teşekkür ederim.
Davayı 15 yıl gören hakim Hudson’ın yorumu
Hapiste sekiz yıl geçirmiş olmasına rağmen, ki belki de geçirmemeliydi, mahkumiyeti iptal edildi, ceza adalet sisteminin çalıştığına dair güçlü bir delil bu. Jüri bence davayı adil bir şekilde değerlendirdi. Her iki tarafın da görmelerini istedikleri delilleri gördüler. Gerçi yıllar içinde, üzerinden geçen zaman ve daha fazla inceleme sonucu bulunan delillerle birlikte, kararın önyargıyla alınmış olabileceği anlaşıldı. Yani bu dava yeni baştan görülecek olsa, ki böyle bir şans elde edebilirdim, değiştireceğim şeyler olurdu. Yani. Zaman içinde, Almanya’daki ölümün (adamın eşinin çok yakın arkadaşının yaşadığı benzer ölüm) davaya dahil edilmesinin sanık için bir haksızlık olduğunu düşünmeye başladım. Tüm homoseksüellik delillerinin, nasıl kullanılırsa kullanılsın, sanık için haksızlık yarattığını ve delil olarak kabul edilmemesi gerektiğini fark ettim. Nihayetinde adil ve makul bir jüri ilk jürinin verdiği karardan farklı bir alabilirdi.
Kathleen Peterson’ı Baykuşlar mı öldürdü?
Buraya kadar olan savunma ve itirazları toparlayacak ve belgeselde değinilmeyen ama sonradan Netflix’in YouTube kanalına eklenen Owl Theory yani baykuş teorisine bakacak olursak üç durum var ortada:
- Savcılık: Kathleen’in kafasına şömine çubuğuyla sayısız kere vuruldu ancak kafasında çatlak ya da kırık olmadığı için kadının boğulduğuna karar verildi. O kadar aldığı darbeden sonra da kan kaybından öldü.
- Savunma (Michael Peterson): Alkollü ve ilaçlıydı. Merdivenden düşüp kafasını pervaza çarptı ve kanın üzerine basıp kaydı. Tekrar tekrar kayarak düşmeye devam etti.
- Baykuş Teorisi: Ormanlık bir alanda yaşadıkları için baykuşlardan biri pencereden içeri girdi ve Kathleen’e saldırdı.
The Staircase ve Kathleen Peterson hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Sizce Kathleen nasıl öldü?