Biyografi Filmleri: Son 3 Yılda Çekilmiş En İyi 35 Biyografik Film

İtalyan-Amerikan ‘sert’ ve ırkçı bir adam, siyahi bir piyanisti Amerika’nın güneyinde bir tura çıkarmış ve şoförü olmuştur. Film, 2019’da En İyi Film Oscar ödülünü kazanmış ve hak edip etmediğine dair birçok tartışma yaratmıştır.

Okinawa Çatışması’nda doktor olarak görev yapan Desmond T. Doss, yetiştirilişinden ötürü başka bir insan öldürmeyi reddetmiştir. Tek kurşun dökmeyerek Onur Madalyası’na sahip olan ilk ve tek asker olmuştur.

Hindistan’ın kalabalık Calcutta sokaklarında kaybolan küçük Hintli bir çocuk, kendini Avustralyalı bir aile tarafından evlat edilmiş halde bulur. 25 sene sonra doğduğu ülkeye giderek kaybettiği ailesini arayışa çıkar.

Ünlü rock grubu Queen ve solisti Freddie Mercury‘nin hayatı anlatılmaktadır. Film, Green Book gibi, birçok farklı tartışmaların odağı olmuştur. Freddie Mercury’nin cinsel kimliğine yeteri kadar değinmemeleri, Queen grubunun kendini ön plana çıkarması ve bazı gerçeklerin hayatta olan grup üyelerinin iyi gözükmeleri için değiştirmeleri gibi konuların tartışılmasına rağmen En İyi Aktör Rami Malek olmak üzere 4 Oscar ödülü kazanmıştır.

Üç Oscar adaylığı alan film, bir grup siyahi kadın matematikçinin, NASA‘nın ilk yıllarında ve daha sonrasında Apollo uçuşlarında ne kadar önemli bir rol oynadıklarını anlatmaktadır.

18. yüzyıl İngiltere’sinde Kraliçe Anne bütün kararlarını yakın dostu Lady Sarah’nın tavsiyeleriyle vermektedir. Ancak bu ‘sıkı’ arkadaşlık saraya gelen hizmetçi Abigail’in kendini göstermesiyle sarsılacaktır. Karakterler ve politik açıdan yaşanan çoğu olay gerçek olsa da karakterlerin ilişkileri ve sarayda yaşanan hadiseler tamamen kurgusaldır.

Daha sonra dünyaya yayılarak büyük başarı elde eden bir eğlence ve şov gösterisi olan ‘sirk’ kültürünü oluşturan P.T Barnum‘ın hikayesi anlatılmaktadır.

Buz pateninde dünyanın en iyisi olmak isteyen Tonya Harding‘i kimse durduramayacaktır. Amerika’daki artistik buz pateni yarışmalarından da iyi dereceler alan Tonya’nın geleceği de parlak gözükmektedir…ta ki eski kocası bu işe karışıp Tonya’nın kariyerini ve kişisel hayatını alt üst edene kadar.

Siyahi bir polisin telefon ve gizli görevler aracılığıyla Klu Klax Klan üyelerinin sinsi planlarını çökertmelerini anlatmıştır.

Dönemin en ünlü komedi ikilisi Laurel ve Hardy‘nin film kariyerlerini parlatmaya çalışırken aynı zamanda Dünya Savaşı sonrası İngiltere’de yapmaya çalıştıkları komedi turunu anlatmaktadır. Steve Coogan ve John C. Reilly’nin fiziksel değişimlerinin dikkat çektiği film senenin gözden kaçan biyografilerinden biri olmuştur.

Aktör olma hayallerini kovalayan Greg Sistero, esrarengiz ve tuhaf bir kişilik olan Tommy Wiseau ile tanışınca ikili Hollywood’a giderek sinema sektörüne atılırlar.

Efsanevi astronot Neil Armstrong‘un pilotluk kariyerinden aile hayatına ve 1969’da aya ayak basan ilk adam olma yolculuğuna kadar yaşadığı süreci anlatmaktadır.

David ve Nic Sheff‘in baba-oğul hatıralarından uyarlanan film, bağımlılık, kurtuluş, çöküş ve hayatta kalma temalarını aile ve özellikle bir baba-oğulun ilişkileri içinde inceler.

Farklı işlerde şansını deneyen Ray Kroc‘un iki kardeşin McDonald’s adındaki küçük restoranlarını önce ülke sonra da dünya çapında bir marka yapması hikayesini anlatmaktadır.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudi asıllı insanları Alman toplama kampları için toplamaya yardım eden ve bu sırada bulduğu değerli varlıkları da eline geçiren zalim Riphagen‘ın hikayesini anlatmaktadır.

CIA için illegal görevlerde pilot olarak çalışmaya başlayan Barry Seal‘in karmaşık, tehlikeli ve zaman zaman ölümcül hayatını anlatan filmde, başrolü Tom Cruise oynamakta; yönetmen koltuğunda da Edge of Tomorrow’da da çalıştığı Doug Liman yer almaktadır.

Küçük bir kız, eksantrik sanatçı annesi ve onu şu anki fakir ve zorlu hayatlarını unutması için hayal gücüyle tanıştıran alkolik babasıyla beraber büyüyüp kendi ayakları üzerinde durmaya çalışacaktır.

Yazar Lee Israel, kendi yazdıkları okunmayınca ünlülerin birbirlerine yazdıkları mektupları satmaya karar verir. Böylece kendisi ünlülerin dilinde mektupları yazmaya başlar.

George W. Bush’un zamanında Başkan Yardımcısı olan Dick Cheney‘nin güç basamaklarını nasıl tırmandığını anlatan film, Cheney’nin önce Amerika’yı ve sonrasında da hala etkilerini hissettiğimiz dünya genelindeki değişimlerine de değinmiştir.

Steve Jobs, 3 farklı ürün tanıtımının kamera arkalarında iş ve ilişkileriyle uğraşmaktadır. Aaron Sorkin’in senaryosunu yazdığı film, gerçek karakterler ve ilişkileri kurgusal bir plana koyarak hikayesini anlatmayı seçmiştir.

David ve Efraim (Miles Teller ve Jonah Hill) tam olarak ne yaptığını bilmeyen silah pazarlayıcılarıdır. Nasıl olduğunu bilmeden Pentagon ile Afganistan’daki Amerikan askerlerinin teçhizatını karşılamak üzerine 300 milyon dolarlık bir anlaşma yaparlar.

Harvard’da psikoloji eğitimi veren William Moulton Marston, eşi ve bir öğrencisiyle birlikte çok eşli bir ilişki içindedir. Bu sırrı herkesten saklamaya çalışırken hayatındaki kadınlardan gelen ilhamla bir çizgi roman karakteri yaratır: Wonder Woman.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Varşova Hayvanat Bahçesi’ni idare eden çiftin, Alman işgalinden Yahudi vatandaşlarını ve başı boş hayvanlarını kurtarmasını anlatmaktadır.

2013’te Boston Maratonunda yaşanan patlamayla iki bacağını da kaybeden Jeff Bauman‘ın iyileşmesiyle beraber Boston şehrinin sembolü olarak şehri de iyileştirmesini sağlamasını konu almaktadır. Filmde Jake Gyllenhaal, gerçek Bauman ile yakından zaman geçirip onu olabildiği kadar gerçeğe sadık bir şekilde ekrana yansıtmak istemiştir.

Nobel ödülü sahibi Şilili ünlü şair Pablo Neruda, 1940’lı yıllarda Komünist Partisi’ne katıldığı için kendi ülkesinde bir kaçak hayatı sürdürmektedir. Gael Garcia Bernal’in oynadığı dedektif ise onu bulmak için her şeyi yapacaktır.

Van Gogh‘un (Willem Defoe) Fransa’nın küçük kasabalarında sessiz bir şekilde yaşamaya çalıştığı dönemi anlatan filmde Rupert Friend, Mads Mikkelsen ve Oscar Isaac gibi ünlü isimler de yer almıştır.

16 yaşında kaçırılan John Paul Getty III, onu kaçıranların istediği rehineyi varlıklı dedesinin ödeyeceğini ve kısa bir süre içinde kurtulacağını düşünmektedir. Ancak çocuğun annesi Gail Harris, milyoner adamı ne kadar ikna etmeye çalışsa da Jean Paul Getty rehineyi ödememede kararlıdır. Ridley Scott‘ın yönetmenliğini yaptığı film daha çok akıllarda, skandalları ortaya çıktıktan sonra Kevin Spacey’nin oynadığı rolün Christopher Plummer’a verilerek bazı sahnelerin tekrardan çekilmesiyle akıllarda kalmıştır.

1970 ve 80’lerde çıkardığı komedi dergisi National Lampoon‘la üne ve şöhrete kavuşan Douglas Kenney, bir süre sonra bu şöhreti kontrol edemeyecek duruma gelecektir. Film gerçek bir hikayeden uyarlansa da sinematik görünme uğruna bazı gerçekleri değiştirmektedir. Bu değişimleri filmin içinde yazı olarak ve hatta bazı karakterlerin ‘bu sahnenin gerçekte yaşanmadığını’ kameraya bakarak söylemesiyle seyircilere yansıtır.

70 yaşında ünlü San Quentin hapishanesinden kaçarak art arda banka soygunları planlayıp başaran Forrest Tucker‘ın yetkilileri ve halkı ağzı açık bırakan hikayesi anlatılmaktadır. Robert Redford bu filmle beraber oyunculuğu da bıraktığını açıklamıştır.

İngiliz kaşif Percival Fawcett‘in 1920’lerde Amazon’da gizemli bir şehri arayışında ortalardan kaybolmasını ve bu sırada onu arayan insanların hikayesini anlatmaktadır.

Stanley Milgram, daha sonraları Milgram Deneyi olarak adlandırılacak deney için çalışmalarına başlamıştır. İnsanların otoriteye karşı ne kadar itaatkar olduklarını ölçmeyi amaçlayan Milgram, bu sırada kendi hayatında da problemlere uğrayacaktır. Filmin eşi benzeri görülmemiş Milgram’ın kendisi gibi ‘deneysel’ tarzı, kullanılan farklı çekim teknikleri ve filme özgün hikaye örgüsüyle sevene de sevmeyene de unutulmayacak (garip) bir tecrübe yaşatacaktır.

Loïe Fuller, sahnede geliştirdiği kendini özgü dansları New York’tan Paris’e taşımaya karar verir. Ancak bu eşi benzeri görülmemiş dansı ve hareketlerini sanatın merkezlerinden biri olan Paris’te herkes çalmaya çalışacaktır.

Madelyn Murray O’Hair, Amerikan Ateistleri kurumunu kurarak çok kısa süre içinde Amerika’nın En Nefret Edilen Kadını haline gelir. Ancak bazıları için nefret, karşısındakine zarar vermek anlamına da gelmektedir, O’Hair ise bunu unutmuştur.

1892’de Borden ailesinin dehşet verici katliamını konu alan gerilim filminde Chloe Sevigny ve Kristen Stewart rol almıştır.