Too Old to Die Young – Nicolas Winding Refn
Cannes 2019 günlüklerimizin ilk incelemesinden sonra ikincisi de karşınızda. Festivalin programını duyurduğumuz yazımızda, yarışma dışı bölümde iki bölümü gösterilecek olan Too Old to Die Young dizisinden de bahsetmiştik.
Drive, The Neon Demon gibi filmlerden tanıdığımız ve geçtiğimiz Temmuz’da da kendi streaming platformunu açan Danimarka’lı yönetmen Nicolas Winding Refn yeni dizisinin ilk iki bölümüyle Cannes 2019’da yer almaktan oldukça mutluydu. Dizi, 14 Haziran 2019’da Amazon üzerinden gösterime giriyor.
Yas tutan bir polis memuru, kendini işçi sınıfı tetikçilerin, Yakuza askerlerinin, Meksika’dan gönderilen kartel katillerinin, Rus mafya kaptanlarının ve gençleri öldüren katil çetelerinin arasında bulur.
Karakter ve Estetik
Los Angeles’ın arka sokaklarında geçen bu karanlık ama şık atmosfere sahip dizinin başrolündeki Martin rolünde Miles Teller ve yönetmenin diğer filmlerinden de tanıdığımız Jena Malone yer alıyor. Martin’den biraz True Detective‘deki Matthew McConaughey havası almadık değil.
Drive, Only God Forgives, The Neon Demon’dan sonra Too Old to Die Young‘da da, şiddet ile harmanlanmış neon estetik hakimiyeti devam ediyor. İlk iki bölüm özelinde konuşacak olursak, oldukça sert (bazı sahnelerde salonu terk edenler oldu maalesef) ve cesur bir yapım bizleri bekliyor diyebiliriz rahatlıkla.
Martin, gündüzleri polis teşkilatındaki sıkıcı yaşamını sürdürmeye çalışırken, geceleri de, kendini sokakta kol gezen suçluları ortadan kaldırmaya adamış biri olarak yaşamını idame etmeye çalışan bir karakter.
Aslında bir kiralık katil gibi ama bunu para için değil, kendi kişisel tatmini için yapıyor. Ve tek ve katı bir kuralı var: sadece ”gerçek” suçluları öldürmeyi doğru buluyor. Örneğin para karşılığında bile olsa, borcu olan bir adamı ortadan kaldırmayı kabul etmiyor. Onun yerine masum insanları feci durumlara düşüren bir porno şirketinin kurucusu abi kardeşin peşine düşüyor. İlk iki bölüm boyunca bu hikayeyi izliyoruz.
Bazı sahneler gerçekten uzun. İkinci bölümde 12 dakikalık bir kazı sahnesi var ve burada da çıkanlar ve sıkılanlar oldu yine (Miles Teller’a göre transa sokan, değişik bir deneyim olmuş bu sahne). Ama sabretmeyi öğrenirseniz/göze alırsanız bir şekilde izletiyor kendini dizi. Bu arada yönetmen, annesinin fotoğrafçı olduğunu ve bu estetik bakış açısını biraz da ona borçlu olduğunu söyledi.
Too Old to Die Young – Cannes 2019 Basın Konferansı
Dizi diyoruz ama aslında yönetmen basın konferasında bu yapımı ”13 saatlik bir film” olarak nitelendirdi. İki bölümün gösteriminden sonra, yer bulabileceğimizi hiç tahmin etmezken bir anda kendimizi basın konferansında buluverdik 🙂
Dizinin şöyle bir hikayesi varmış: Refn, Amazon’un hiç kabul edeceğini düşünmeden ve pek bir şey beklemeden projesini göndermiş ve şaşırtıcı bir şekilde kabul edilmiş. Kopenhag gibi dünyanın en korunaklı ve sakin yerinden sonra LA’de böyle bir projeyi çekiyor olmak da Refn’e uzaylı gibi hissettirmiş.
Konferans boyunca kurgucusu Matthew Newman‘dan da oldukça övgü alan Refn, diğer yönetmenlerin aksine, yazıp yönettiği pulp noir projesinin kurgu odasından da bir an ayrılmamış.
Pop müzikle de çok içli dışlı olduğunu öğrendiğimiz ve müziğin, dans gibi duyguları çok güzel yansıtan bir araç olduğunu vurgulayan yönetmenin, son bölümdeki araba sahnesinde de neden buna özel bir sahne ayırdığını da öğrenmiş olduk.
Bu arada projesiyle ilgili Paris’te, ilham kaynağı Alejandro Jodorowsky ile buluşan Refn, ustasından da senaryo için tam not almış. Kötü adamları öldürmesini tembihleyen Jodorowsky, bir kadın bir de erkek yazarının olması gerektiğini de öğütlemiş. Dolayısıyla senaryoda yönetmen dışında Halley Wegryn Gross ve Ed Brubaker’ın izlerini de görüyoruz. İlk iki bölümden, tüm seri hakkında yorum yapmak zor olsa da, yönetmenin kendi tarzını korumaya devam eden izlenebilir bir iş çıkardığını söyleyebiliriz.
Herkes yönetmenden imza almaya çalışırken biz de selfie çekmeye çalıştık ve ortaya bu anlamsız görüntü çıktı, yine de paylaşıyoruz 🙁