Mafya Filmleri: IMDb Puanına Göre Sıralı En İyi 31 Mafya Filmi

Organize bir suç hanedanının yaşlanan aile reisi, gizli imparatorluğunun kontrolünü isteksiz oğluna aktarır. Francis Ford Coppola’nın yönettiği bu tüm zamanların en çok konuşulan filminin başrolünde Marlon Brando, Al Pacino, James Caan, Diane Keaton gibi isimler yer alıyor.

1920’lerde New York’taki Vito Corleone’nin erken yaşamı ve kariyeri tasvir edilirken, oğlu Michael (Al Pacino), aile suçları sendikası üzerindeki tutumunu genişletir ve sıkılaştırır.

Organize bir suç hanedanının yaşlanan aile reisi, gizli imparatorluğunun kontrolünü isteksiz oğluna aktarır. Francis Ford Coppola’nın yönettiği bu tüm zamanların en çok konuşulan filminin başrolünde Marlon Brando, Al Pacino, James Caan, Diane Keaton gibi isimler yer alıyor.

The Color of Money filmini çekerken rastladığı Wiseguy romanını elinden bırakamayan Scorsese, doğru zaman geldiğinde kitabı beyaz perdeye uyarlamak istediğini söyler. Kitabın çıkışından dört yıl sonra 1990’da, Henry Hill’in çocukluk yıllarından başlayarak İtalyan-Amerikan mafyasında yükselişini ve bu zaman süresinde karısı ve suç ortaklarıyla yaşadıklarının anlatıldığı Goodfellas (Sıkı Dostlar) vizyona girer. Hızlı temposunu, efsanevi ve akıllara kazınan müzik seçimlerini, şiddeti sansürlemeden ya da kendini sınırlamadan, olduğu gibi gerçekçiliği ve zalimliğiyle yansıtmasını, önceden de işlediği suç türüyle birleştirerek ortaya korkunç olduğu kadar komik, havalı olduğu kadar doğal ve paranoyak olduğu kadar da serbest bir film ortaya çıkarmıştır.

Boston’da bir polis kimliğini değiştirip İrlanda mafyası içinde gizli bir göreve soyunurken aynı sırada İrlanda mafyasında yetişen bir köstebek polis merkezinin içindedir. Birbirlerini açık etme arayışı zamandan zamana gerilim dolu anlar yaratacaktır. Martin Scorsese’nin En İyi Yönetmen Oscar ödülünü aldığı film, aynı zamanda En İyi Senaryo, En İyi Kurgu ve En İyi Film ödüllerini de evine götürmüştür. DiCaprio mafyanın içine sızmış gizli polisi oynarken, polisin içindeki köstebeği de Matt Damon hayata geçirmiştir. İrlanda mafyasının başında ise Jack Nicholson ustalığını muhteşem bir performansa sergiler.

Eski bir Prohibition Era, yani “Yasaklanma dönemi” Yahudi gangsteri otuz yıl sonra Manhattan’ın Aşağı Doğu Yakası’na geri döner ve eski yaşamının hayaletleri ve pişmanlıklarıyla tekrar yüzleşmek zorundadır. Bir Sergio Leone klasiği.

Garip boksörler, kurnaz menajerleri, Rus mafyası, ne yaptığını bilmeyen soyguncular, bir elmas ve Londra’nın yeraltı dünyasında geçen birbirinin yolunu kesen iki hikaye. Guy Ritchie’nin ikinci uzun metraj filmi olan Snatch, Brad Pitt, Benicio Del Toro ve Jason Statham’ı da barındıran yıldız kadrosu ve akıcı hikayesiyle akıllara kazınmıştır. Jason Statham hırsızlık filmi olarak da bilinir.

1980, Miami. Kararlı bir Küba göçmeni bir uyuşturucu kartelini devralır ve açgözlülük kazanır. Brian De Palma’nın yönettiği bu filmde, Al Pacino’ya Michelle Pfeiffer, Steven Bauer ve Mary Elizabeth Mastrantonio eşlik ediyor.

35 yıl sonra hapishaneden serbest bırakılan Eşkıya Baran, intikam ve sevgilisinin peşine düşer. Yavuz Turgul’un meşhur filminde başrollerde Şener Şen, Uğur Yücel, Sermin Hürmeriç, Yeşim Salkım yer alıyor.

Londra’da kötü şekilde sonuçlanan bir kart oyunu sonrası dört arkadaş, gangsterlere, tefecilere ve kumarbazlara karşı ot, para ve iki tane antika tüfek için beklenmedik olaylar dizisinde mücadele edecektir. Ünlü İngiliz yönetmen Guy Ritchie’nin ilk filmi olmasının yanı sıra Jason Statham ve Vinnie Jones gibi ünlü film yıldızlarının da oynadıkları ilk film olarak tarihe geçmiştir. Bu filmden sonra Zorba’nın müziğini bir daha aynı şekilde dinleyemeyeceksiniz.

Martin Scorsese, 1995’te Casino ile Robert De Niro, Joe Pesci ve suç/mafya bağlantılarını bir kere daha başarılı bir şekilde işledi. De Niro ile sekizinci ve 2018 tarihine kadar son iş birliği olan Casino, eleştirmenler tarafından övgüler alsa da Goodfellas’a benzerliği aracılığıyla da eleştirilere tabi tutuldu. Bu eleştirilerden bazıları De Niro’nun tekrardan bir mafya patronunu oynaması, Pesci’nin tekrardan bir psikopatı canlandırması, şiddet, para ve uyuşturucular içeren bir hikayenin tekrardan anlatılması olarak gösterildi. Hızlı temposunu, bir anlatıcının bize hikayede eşlik etmesini ve izlediğimiz sahnelerle senkronize olan müziklerini bu filmde de göstermiştir, yani ‘Scorsese stilini’ bozmamıştır.

On the Waterfront, Elia Kazan tarafından yönetilen ve Oscar ödülü kazanmış 1954 yapımı bir Amerikan suç filmidir. Baş rollerinde Marlon Brando, Eva Marie Saint, Rod Steiger, Karl Malden ve Lee J. Cobb yer almaktadır.

Scorsese, Goodfellas’ı The Color of Money filmini çekerken rastladığı Wiseguy (Nicholas Pileggi) romanından esinlenerek çekmişti. The Irishman’de ise I Heard You Paint Houses: Frank “The Irishman” Sheeran and Closing the Case on Jimmy Hoffa (Charles Brandt) etkisini görüyoruz. İsmi kibarca ”adam öldürmek” fiilinden gelen kitap, suç makinesi Frank Sheeran‘ın hayatını hedef alan eski cinayet savcısı, araştırmacı ve savunma avukatı Charles Brandt tarafından yazılan, kurgusal olmayan anlatıdır. Bufalino suç ailesi için gerçekleştirdiği suçları itiraf eden tetikçi Frank Sheeran’ın, kitabın ilk yayınlanmasından sonra ortaya çıkan itiraflarının bağımsız olarak doğrulanmasını ayrıntılı bir şekilde anlatan 71 sayfalık da arka kısmı mevcuttur.

Detroit’te, yalnız bir geek bir telekızla evlenir, pezevenkinden kokain çalar ve onu Hollywood’da satmaya çalışır. Bu arada, kokain sahipleri, mafya, onları geri almak için izleyecektir. Tony Scott’un bu meşhur filminde Patricia Arquette, Dennis Hopper, Val Kilmer başrollerde. Senaryo ise Tarantino’ya ait.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Yasak döneminde, Federal Ajan Eliot Ness, acımasız Chicago gangster Al Capone’u durdurmak için yola koyulur ve yaygın yolsuzluk nedeniyle ona yardım etmek için küçük, elle seçilmiş bir ekip toplar.

Hapishaneden yeni serbest bırakılan Porto Rikolu eski bir hükümlü, çevresindeki baskıya rağmen uyuşturucu ve şiddetten uzak durmaya ve N.Y.C dışında daha iyi bir hayata yol açmaya söz verir. Al Pacino bu filmden tam on sene önce de Scarface’te Brian De Palma ile birlikte çalışmıştı.

Fransız bir hapishanesine düşen Müslüman bir mahkum, önceleri oradakiler tarafından masum ve zayıf olarak gözükmektedir. Ancak içerideki patronlar için yaptığı küçük işlerle çetesinde yükselir ve kendisi de bir patron haline gelir.

Yanlışlıkla suçlanan bir mahkum mafyanın saldırısından zar zor hayatta kaldığında ve ölü olarak kabul edildiğinde, ölümünü devam ettirmeye ve sözde cinayet için çeteyi yakalamaya karar verir.

Yankesici olan iki yaşlı kadın taksi şoförü Simon’dan para çalar. Polis hırsızları bulamaz, bu yüzden Simon onları bulmaya karar verir.

Nicolas Winding Refn’in 2011 Amerikan yapımı neo-noir suç-gerilim filmi, James Sallis’in aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Başrollerde Ryan Gosling, Carey Mulligan, Bryan Cranston, Albert Brooks yer alıyor.

Dışlanmış bir New York polisi, gerçek hayatı kısmen bu biyografik filme ilham veren Harlem uyuşturucu efendisi Frank Lucas’ı düşürmekle suçlanıyor.

İlk baskından sadece kısa bir süre sonra Rama, Cakarta haydutlarıyla birlikte sendikayı düşürmeyi ve polis gücü içindeki yolsuzluğu ortaya çıkarmayı planlıyor.

Bir baba, yerel bir gangster 1960’larda Bronx’ta oğluyla arkadaş olduğunda endişelenmeye başlar. Filmin yönetmeni ve başrol oyuncusu ise Robert De Niro.

Yasak dönemi suç patronu danışmanı Tom Regan, savaşan çeteler arasındaki barışı korumaya çalışır ancak bölgesel bağlılıklar arasında sıkışıp kalır.

Bir mafya icracısının oğlu bir cinayete tanık olur ve babasını bir kurtuluş ve intikam yoluna çıkmaya zorlar.

Ülkemizde ”Köstebek” olarak vizyona giren film, Joe Pistone’un kendi yazdığı bir kitaptan uyarlama. Pistone (Johnny Depp) işine ve teşkilatına sadık bir FBI ajanı olarak uzun bir süredir Donnie Brasco adıyla mücevher hırsızlığı yapmaktadır. Git gide role alışmaya ve kendini Donnie olarak sanmaya başlayan Joe, bir süre sonra mafyanın damarlarında gezindiğini de hissedecektir.

İlk filmden 18 yıl sonra çekilen The Godfather: Part III (1990)’te, 1979’da New York ve İtalya’daki iş ilişkilerini meşrulaştırmaya çalışırken, yaşlanan Mafya Don Michael Corleone, yeğeni Vincent Mancini’yi (Andy Garcia) kanatlarının altına alırken günahları için av yapmaya çalışır.

Bir S.W.A.T. takımı acımasız bir gangster ve onun katilleri ve haydut ordusu tarafından yönetilen bir binada sıkışıp kalır. Gareth Evans’ın bu filmi çok beğenilince 2014’te devamı çekilmiştir.

Usta yönetmen Robert Altman’ın bu filminde özel dedektif Philip Marlowe, bir arkadaşının kargaşadan çıkmasına yardımcı olur ve daha sonra karısının cinayetine karışır.

Genç bir adam babasını öldüren Bill the Butcher’dan intikam almak için New York’a gelir. Daniel Day-Lewis’in efsanevi performansı karşında ona ayak uydurabilen DiCaprio, bu filmle yönetmen Martin Scorsese ile olan işbirliğine başlamıştır.

Kardeşi bir araba kazasında gizemli koşullar altında öldüğünde, Londra gangsteri Jack Carter (Michael Caine) araştırmak için Newcastle’a gider.