Paralel Evren Filmleri: Zaman-Mekanı Büken 23 Film

Şirketlerin önemli sırlarını iş adamlarının rüyalarına girerek çalan bir hırsız, çocuklarını görmek uğruna daha önce yapmadığı büyüklükte bir işe girişecektir. 8 dalda Oscar adayı gösterilen Inception, bu adaylıkların 4 tanesini ödüle dönüştürmüştür. Ellen Page, Tom Hardy, Leonardo DiCaprio ve Joseph Gordon-Levitt gibi ünlü isimlerin de yan rollerde oynadığı film Dark Knight serisinden tanıdığımız Christopher Nolan’ın yedinci uzun metraj filmidir. Senaryo dalında adaylık alsa da herkesin (umutları) beklentilerine rağmen yönetmenlik dalında aday olarak gösterilmemiştir. Modern Amerikan sinemasında etkisi büyük olan Inception, IMDb’nin ‘Top 250 Film’ listesinde (kullanıcılardan gelen oylarla) 14. sırada yerini almıştır.

Bir bilgisayar programcısı olan Thomas Anderson (Keanu Reeves) yaşadığı dünyayı var olan tek gerçeklik olarak düşünmektedir. Ancak tanıştığı Trinity ve Morpheus gibi insanlar ona başka bir dünyanın ve ayrı bir gerçekliğin var olduğunu gösterecektir. İçinde yaşadığını sandığı dünya tamamen yalanlardan ve kodlardan oluşmakta olduğunu anlayan Anderson, Neo adıyla içine girdiği yeni gerçekliğe uyum sağlamak için savaşmak zorundadır. Keanu Reeves’i her sinema izleyicisinin hafızasına kazıyan bu film çıktığında büyük bir patlama yaratmıştır. Ayrıca 20 yıl sonra bile hala en iyi bilimkurgu filmleri konuşmasında yer almaya devam etmektedir.

Christopher Nolan’ın türü ne olursa olsun kötü film çekmeyeceğini gösteren Interstellar sadece bilimkurgu değil, tüm filmler arasında ayrı bir yere sahip, gösterime girdiği gün efsaneleşen filmlerden. Matthew McConaughey, Anne Hathaway, Michael Caine, Jessica Chastain ve Ellen Burstyn gibi yıldızlardan oluşan kadrosuyla Interstellar; uzay ve uzay yolculuğu hakkında kaçırılmaması gereken bir film.

İlişkileri kötüye gitmeye başlayınca, bir çift birbirlerinin anılarından kurtulabilmek için tıbbi bir prosedürden geçirilir ama işler bekledikleri gibi gitmez.

1944’teki Falangist İspanya’da, sadist bir ordu subayının genç ve küçük üvey kızı ürkütücü ama büyüleyici bir fantezi dünyasına kaçıyor.

1988 cumhurbaşkanı seçimleri sırasında Donnie Darko adlı bir genç, bir gece evinden dışarı çıktığında Frank adlı dev, şeytani görünüşlü bir tavşan görür ve ona göre dünya 28 gün, 6 saat, 42 dakika ve 12 saniye sonra son bulacaktır. Ertesi sabah evine geri döner ve bir jet motorunun yatak odasına çarpmış olduğunu bulur. Neden hayatta kaldığını anlamaya ve okuldaki kabadayı, muhafazakâr sağlık öğretmeni ve kendi kendine yardım gurusu gibi kasabasında yaşayan insanlarla başa çıkmaya çalışırken, Frank, Donnie’nin zihninde ortaya çıkmaya devam ederek vandalizm gibi eylemlerini yerine getirmeye devam eder ve üstelik daha kötü şeyler de Frank’i beklemektedir.

Ütopik bir gelecekte, Nemo ölümsüzlüğü seçen en yaşlı ve en eski insandır. Film, genç bir çocukken imkansız bir kararla karşı karşıya kalan Nemo’yu araştırma süreci üzerine kuruludur: babasıyla birlikte kalması veya annesiyle ayrılması gerekir mi? Film ortaya çıkabilecek tüm olası hayatlarını temel alır ve bunların hepsi sonraki hayatını etkileyecek bir karara bağlıdır.

Çok yakışıklı bir adam hayatının aşkı bulur, ancak bir kaza geçirir ve ciddi şekilde şekil deformasyona uğradıktan sonra yüzünü ameliyatla yeniden yaptırması gerekir.

Garip ve yalıtılmış bir şatoda, bir adam bir kadınla tanışır ve daha önce tanıştığı konusunda ısrar eder.

Sokak sanatçısı Craig Schwartz, çok şanslı bir adam değildir ve kimseyi mutlu edememektedir. Sonunda bir şirkette, tavanların yalnızca 5½ fit yüksekliğinde olduğu bir ofiste dosya katibi olarak işe başlar. Hiç kimse anlaşmanın garip olduğundan şüphelenmez ve Craig’in çalışmalarıyla da ilgileniyor gibi görünmez. Craig, bir gün dosyalama dolabını hareket ettirdikten sonra, ünlü tiyatrocu ve aktör John Malkovich‘in gözünden bakmasına neden olan bir tünel bulduğunu anlar ve zamanla olaylar tuhaf bir hal alır. Craig ve portalın farkında olan diğerleri için hem riskleri hem de fırsatları temsil eden bir yolculuk başlar.

Ordu kaptanı Colter Stevens, bilincinin başka bir insana sokulabileceği özel bir program üzerinde çalıştığını fark eder. Tek sorun, herhangi bir zamanda yalnızca 8 dakika orada olabilmektedir. O sabah, Chicago’nun hemen dışındaki banliyö treninde patlama yaşanır. Bir öğretmenin o trendeki gövdesine girer ve ne yaptığına dair ya da niçin orada olduğu konusunda şaşkına döner. Programdan sorumlu olanlar, trende bir bomba olduğunu ve onu bulması gerektiğini açıklar. Daha da önemlisi, o günün ilerleyen saatlerinde bir bombalı saldırı beklendiği için bombacıyı da tespit etmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, geçmişini değiştiremeyeceği ve yalnızca bilgi toplayabileceği söylenir. Seyahat eden arkadaşı Christina’dan da hoşlanmaya başlarken, o teoriyi test etmeye karar verir.

1990’lı iki genç kardeş kendilerini, 1950’lerin sitcom’unda bulurlar; çevrelerini yavaş yavaş değiştirdiklerinin yakında farkında olacaklardır.

Bireysel yaşamlardaki eylemlerin geçmişte, şimdide ve gelecekte birbirlerini nasıl etkilediğinin keşfedilmesi; bir katilin bir kahramana dönüşmesi ve bir nezaketin yüzyıllar sonra bir devrime ilham vermesi hikayesi. Çok katmanlı anlatımıyla Wachowski Kardeşlerin kitap uyarlaması.

Emily ve erkek arkadaşı Kevin, Mike’ın evinde bir akşam yemeğine katılan kişilerdendir. Kevin’in eski kız arkadaşı Laurie de orada olacak ve hem Kevin hem de Emily için işler biraz gerginleşecektir. Akşam yemeği partisi, kuyruklu yıldızla görüşmeden sonra elektrik kesilinceye kadar oldukça iyi gitmektedir. Primer tadı alacağınız bu beyin yakan bilim kurgu filmden alacağınız tadı başka filmlerden almanız çok zor olacak.

The Matrix‘e ilham kaynağı filmlerden biri olan Dark City gibi 13. Kat da Matrix’e çok büyük katkısı dokunmuş ilham veren bilimkurgu filmlerden biridir. Bilgisayar bilimcisi Hannon Fuller son derece önemli bir şey keşfeder. Bulguyu meslektaşı Douglas Hall‘a anlatmak üzeredir ama birilerinin onun peşinde olduğunu bilen yaşlı adam, şirketin yarattığı paralel dünyada (gerçek duygulara sahip, görünüşte gerçek kişilerle olan, 30’lu yıllara benzeyen) bir mektup bırakır. Fuller gerçek dünyamızda aynı gece öldürülür ve meslektaşından şüphelenir. Douglas banyosundaki kanlı bir gömleği keşfeder ve Fuller’ın öldürüldüğü gece yaptığı şeyi hatırlayamaz. Mektubu bulmak için sisteme girer, ancak beklenmedik durumla karşı karşıya kalır. Gerçek, hayal edebileceğinden daha serttir…

Güneş sisteminde benzer bir Dünya’nın keşfedilmesi gecesinde, hırslı bir genç öğrenci ve başarılı bir bestecinin yolları trajik bir kazada kesişir.

Mutlu bir çiftin hayatı, küçük oğulları bir kazada öldükten sonra tersine çevrilir.

Bir grup kadın bilim insanı ‘Shimmer’ adı verilen gizemli bir bölgeye araştırma amacıyla girmektedir. Ancak o bölgeye girenlerin geri dönmediğini, geri dönseler de kendileri olarak dönmediklerini hesaba katmazlar. Shimmer’da doğanın kanunları önemsizdir, kendi kuralları vardır. Ex Machina’nın yazar ve yönetmeni Alex Garland’ın tekrardan bu görevleri üstlendiği film, aynı isimli kitaptan uyarlanmıştır. Kitap serisi bir üçleme olarak devam etse de Garland filmlerin seri olmayacağını söylemiştir.

Adam Bell, Toronto Üniversitesi’nde Tarih Profesörüdür. Oldukça kasvetli bir adam olan Adam, birlikte yaşadığı kız arkadaşı Mary ile rutin bir ilişki içine sıkışmıştır. Kiralık bir film seyrederken, kendisine benzeyen bir aktörle karşılaşır. Kendini, saplantılı bir şekilde bu adamı bulmaya adar. Aktörün yasal adı Anthony Claire olan Daniel Saint Claire olduğunu öğrenir. Claire, Toronto merkezli bir aktördür ve şu anda birkaç aylık hamile olan Helen adlı bir kadınla evlidir. Adam daha sonra Claire ile görüşmesini takıntı haline getirir ve olaylar beklenmedir bir hal almaya başlar. Enemy’nin beyin yakan sürpriz sonuyla ilgili sorularınız olursa hiç çekinmeden yorum bırakınız.

Paralel evrenlerde yaşayan bir adam aynı kadına aşık olurken, polis, beyinleri çalan bir seri katilin peşine düşer.

Londralı bir kadının aşk hayatı ve kariyeri, bilinmeyen bir treni yakalayıp yakalamamasına bağlı. Paralel olarak her iki şekilde de görüyoruz.