Ağlatan Aşk Filmleri: Salya Sümük Edecek 35 Film Önerisi

Müstehzi bir Amerikalı gurbetçi, eski sevgilisine ve firari kocasına, Fas Fransız Protektorası’ndan kaçmasına yardım edip etmemesi gerektiğine karar vermek için mücadele eder. Herkesin hayatına bir şekilde dokunan ve karşısına mutlaka bir şekilde çıkan filmlerden biri. Bir klasik.

Herkesi cezbedecek bir başlangıcı var hikayenin: güzel bir yabancıyla bir tren yolculuğu esnasında tanışmak. Keyifli bir sohbete dalmak. Sohbetin en iyisi yabancı biriyle yapılır. İçinde barındırdığı bilinmezlik ve özlem duyduğunuz ihtimaller her zaman çekicidir. Nasıl ilerleyeceğini bilemezsiniz ama umut insanı güzelleştiren bir duygudur. Cesaretle tamamlandığında: yani bir gecesi kalan adamın, kadına kendisiyle o geceyi dolaşarak geçirmesini teklif etmesi ve sonrasında kadının bu cesareti göstermesi bana göre umut yüzünden. Yaşanabilecek güzel şeylerin özlemi sizi trenden indiren şey bu filmde.

Komşu olan bir kadın ve bir erkek, eşlerinin evlilik dışı faaliyetlerinden şüphelendikten sonra güçlü bir bağ kurar. Bununla birlikte, benzer yanlışlar yapmamak için muhabbetlerini platonik tutmayı kabul ederler.

Hasta yatağındaki genç bir çocuğa büyükbabası, gerçek aşkıyla yeniden bir araya gelme arayışında sayısız engel, düşman ve müttefikle karşılaşan bir korsanının hikayesini okumaya başlar. 20 yılı deviren eskimeyen eskilerden.

Dokuz yıl… Dile kolay buluşup buluşmadıklarını öğrenmek, neler olduğunu görmek için beklenen 9 yıl. Ve önceki filmin sonunda gördüğümüz yaşanmışlıklarla bezeli sokakları geziyor kamera. İçini dolduramıyoruz. Ama dolacağını anlıyoruz. Bu kez fonda Paris eşlik ediyor çiftimize Before Sunset‘te.

İçine dönük bir birinci sınıf öğrencisi, kendinden sınıfça büyük iki arkadaşının kanatları altına girer. Başrollerde Logan Lerman, Emma Watson ve Ezra Miller yer alıyor.

Bir çocuk, yılların mevsimler gibi geçtiği izole edilmiş yüzen bir tapınakta Budist bir keşiş tarafından yetiştirilir. Ki-duk Kim şaheserlerinden.

Los Angeles’taki kariyerlerinde savrulurken, bir piyanist ve bir oyuncu gelecek için beklentilerini uzlaştırmaya çalışırken aşık olurlar.

Before Üçlemesi‘nin son halkasında (şimdilik), Jesse ve Céline ile 9 yıl sonra Yunanistan’da karşılaşıyoruz. Viyana’ya giden o trende ilk buluşmalarından bu yana neredeyse yirmi yıl geçtikten sonra.

Tim, 21 yaşında, zamanda yolculuk edebileceğini ve kendi hayatında olanları ve olacakları değiştirebileceğini keşfeder. Bir kız arkadaşının olmasıyla dünyasını daha iyi bir yer haline getirme kararının, düşündüğü kadar kolay olmadığı ortaya çıkar.

On yedi yaşında bir aristokrat, lüks Titanik’te fakir bir sanatçıya âşık olur. Ödül yağmuruna tutulan ve yıllarca devam filmi beklenen bu klasikte Leonardo DiCaprio, Kate Winslet, Billy Zane başrollerde.

Zengin kız, fakir oğlan konusunu farklı bir biçimde işleyerek klişeden uzaklaşan bu romantik film, günümüzün en çok konuşulan filmlerinden biri olmuştur. Ryan Gosling ve Rachel McAdams‘ın başrollerini paylaştığı film, 21. yüzyılın en romantik ve en acıklı filmleri arasına da girmiştir.

Çaylak yazar Briony Tallis, on üç yaşındayken, ablasının sevgilisini işlemediği bir suçla suçladığı zaman, kaçınılmaz olarak hayatın gidişatını değiştirir.

Bir çift Arjantin’e seyahat ediyor, ancak her iki adam da hayatlarını ters yönde sürüklenirken buluyor. Kar Wai Wong naifliklerinden.

Elise ve Didier, ilk bakışta farklılıklarına rağmen aşık olurlar. Adam konuşur, kadın dinler. O romantik bir ateist, kadın da dindar bir realisttir. Kızları ağır hastalandığında, aşkları sınavdan geçmeye başlar.

Zamanının çoğunu, meslektaşı Earl’le klasik filmlerin parodileri yaparak geçiren liseli Greg, kanser teşhisi konan bir sınıf arkadaşıyla dost olduktan sonra, hayata bakış açısının sonsuza dek değişmiş olacağını düşünmeye başlar.

Ang Lee yönetmenliğindeki film iki kovboyun gizli aşkını ve yıllar içinde kendilerinin nasıl birer aile kurup hayatlarını birbirleri olmadan yaşadıklarını anlatmaktadır. Çıktığı sene ödül törenlerinin favorisi olmasına rağmen Oscar töreninde En İyi Film dalında sürpriz bir şekilde Crash filmine kaybetmiştir.

İki genç kanser hastası, Amsterdam’da münzevi bir yazarın ziyareti için hayat veren bir yolculuğa başlar.

Hong Kong’daki bu suç draması, işten çıkmayı ümit eden bir tetikçinin ve onun zor kadın partnerinin hayatını takip ediyor.

1899’da Paris’te genç İngiliz bir adam Moulin Rouge sahnesinde Satine adlı bir şarkıcıyla tanışır. Bir anda birbirine aşık olan ve evlenmeye karar çiftin hayatı, Satine’in herkesten sakladığı bir sırrın ortaya çıkmasıyla değişecektir.

Avukat Michael Berg, on sene önce bir ilişki yaşadığı bir kadınla bir mahkemede tekrardan karşılaşır. Kadın İkinci Dünya Savaşı sırasında işlediği savaş suçları yüzünden yargılanmaktadır ve Berg’ün kendisini savunmasını ister.

1950’lerde bir müzik yönetmeni bir şarkıcıya aşık olur ve onu Fransa için komünist Polonya’dan kaçmaya ikna etmeye çalışır. Siyah beyaz bir Pawel Pawlikowski şiiri daha.

Bir moleküler biyolog ve laboratuvar ortağı, bildiğimiz toplumu temelde değiştirebilecek kanıtları ortaya çıkarır. Ağlatırken düşündüren ilginç filmlerden biri. Michael Pitt ve Astrid Bergès-Frisbey de cabası.

15 yaşındaki Oliver Tate‘in iki hedefi var: Bekarlığını bir sonraki doğum gününden önce kaybetmek ve annesi ile hayatında yeniden ortaya çıkan eski bir sevgili arasındaki alevi söndürmek.

İşvereninin kalbini yumuşatan çekingen bir mürebbiye, adamın korkunç bir sır sakladığını keşfedecektir. Yönetmeni ise True Detective, Maniac gibi yapımlardan tanıyacağınız Cary Joji Fukunaga.

Genç bir adam şeklini alan Ölüm, bir medya kurnazından ona Dünyadaki yaşamı öğretmek için bir rehber gibi davranmasını ister ve bu süreçte rehberinin kızına aşık olur.

Kathy, Tommy ve Ruth çocukluklarını pastoral bir İngiliz yatılı okulu olan Hailsham’da geçirmektedir. Okulun sığınağından ayrıldıklarında ve kaderlerinin korkunç gerçeği onlara açıklanırken, onları ayırmakla tehdit eden derin sevgi, kıskançlık ve ihanet duygularıyla da yüzleşmeleri gerekir.

Sutter, anı yaşayan bir lise son sınıf öğrencisidir; Aimee, “kurtarmaya” giriştiği içe dönük bir ilişkidir. İlişkileri derinleştikçe, doğru ile yanlış, arkadaşlık ve sevgi ile “tasarruf” ve yozlaşma arasındaki çizgiler ayrılmaz bir şekilde bulanıklaşır.

Dünyanın en ünlü film yıldızı, küçük bir kitapçı sahibine vurulur. Yirmi yılı deviren klasiklerden.

İki en yakın arkadaş Portland’ın sokaklarında geçinmeye çalışmaktadırlar. Bu sırada gerçek kişiliklerini keşfedecek ve ilişkilerinin seviyelerini göreceklerdir. Keanu Reeves arkadaşlardan birini oynarken, diğerini hayatını kaybeden River Phoenix oynamıştır. Filmin yazarı ve yönetmenlik rolünü Gus Van Sant üstlenmiştir.

Yazını ailesiyle birlikte bir tatil kampında geçiren Frances (“Bebek”), kampın dans öğretmenine aşık olur.

1818 yılı ve asil ruhlu Fanny Brawne, yakışıklı ve mesafeli şair John Keats tarafından derinden etkilenir. Romantizmleriyle birlikte sıkıntılar da başlar.

Genç bir Amerikalı adam ve genç bir İngiliz kız üniversitede tanışıp aşık olurlar. Aşkları ülkeden ayrılmaları gerektiğinde test edilir ve uzun mesafeli bir ilişkinin zorluklarıyla yüzleşmeleri gerekir.

Paris,1979 yazı. Anne, çok ucuza gay pornosu üreten bir yapımcıdır. Hem editörü hem de can yoldaşı Loïs onu terkettiğinde, gösterişli Archibald’la daha iddialı bir film çevirerek onu geri kazanmaya çalışır. 1998–2012 yılları arasında Johnny Depp ile evli kalmayı başaran, Atomic Blonde saçlı Vanessa Paradis‘i başrolünde gördüğümüz KNIFE+HEART, Filmekimi 2018’de gösterileceği açıklanan ve merakla beklediğimiz 3. filmlerdendi. Yann Gonzalez’in yönettiği film, Cannes’da hem Altın Palmiye hem de Queer Palm için yarıştı. Prix Jean Vigo ödüllü KNIFE+HEART’ta Paradis’in oyunculuğuna ve kuir slasher erotizme doyacaksınız.