Biliyorsunuz 2 sene önceki Killing Eve 3. Sezon inceleme yazımızda dizinin ne kadar tutarsız ilerlediğinden; yer yer kaybolduğundan ve buna rağmen izlemeye devam ettiğimden bahsetmiştim. Geçtiğimiz hafta itibariyle dizinin 4. sezon ve aynı zamanda dizi finali yapıldı. Elimizde ne kaldı? Koca bir hiç. Bundan sonrası yer yer ağır keyif kaçırıcı detaylar içerebilir, şimdiden uyarmadı demeyin.
Luke Jennings’in 4 serilik Codename Villanelle adlı kısa hikayelerinden uyarlanan Killing Eve, birbirlerine gizli ve derin bir tutkuyla bağlı bir dedektif (Eve Polastri rolünde Sandra Oh) ve kiralık katilin (Villanelle rolünde Jodie Comer) kedi fare oyununu konu alıyor özetle ve basitçe. Ama herhalde tarihin en güzel casus dizilerinden birinin en kötü finaline denk gelmiş olabiliriz. Önceki sezonu incelediğim yazımda ”Önümüzdeki sezon umarım yaratılmış olmak için yaratılan ölümlerle ve çeşni yeni karakterlerin eklenmesiyle geçmez.” demişim ve maalesef öyle de oldu.
Bu sezona bir türlü başlayamamıştım ve tesadüfen BluTV’de yer aldığını görünce başına oturmamla bitirmem bir oldu. Tanıtım videolarından gördüğüm kadarıyla Villanelle artık vaftiz olmuş ve günahlarından arınmış bir melek olarak yoluna devam etme kararı alırken meşaleyi Eve devralacaktı. Bir de istihbarat şefi spymaster Carolyn Martens‘a (Fiona Shaw) odaklanan spin-off özelinde çalışmaların başladığını okumama rağmen 4. sezonda kendisine bu kadar doyacağımızı tahmin edememişim. Bu satırları yazarken bölümlerin tansiyonunu seslendiren Unloved çalıyor.
Bechdel Testi‘ni bu kadar başarıyla geçen dizi bulmanın oldukça zor olduğu bir dünyada tabiri caizse bir parmak bal çalıp kaçtı Killing Eve. Orijinalinden evrilen The Twelve’in kuruluş amacını, misyonunu bilmediğimiz, karakterlerin motivasyonlarını yeterince öğrenemediğimiz ve öğrenemediğimiz için de her bölüm verdikleri kararları sorguladığımız ve her saniye anlamaya çalışmaktan yorulduğumuz, oldukça kafa ütüleyici ve seyir keyfini baltalayan bir sezonla veda etti dizi.
3. sezondan beri gittikçe artan bir seviyede aile özlemine ve sevilme ihtiyacına şahit olmaya başladığımız Villanelle, sosyopatlığını ve yetiştirilme tarzını sorgulamaya ve kendini tanımaya çalışmaya devam ediyor. The Twelve’in erken yaşta kendisini yetiştirmeye başlaması yüzünden mi sosyopat olduğunu yoksa doğuştan mı öyle olduğunu bilemiyor. Bu durum sezon finalinde hepsini (en azından buluşma mekanındaki üyelerini) ortadan kaldırmasına yol açıyor. Özellikle son bölümde fazlaca Hitman kokusu alıyoruz.
Yapımcı Sally Woodward Gentle‘a göre Vil’i er ya da geç böyle bir senaryo bekliyormuş. Kendilerine sadece nasıl olacağını tasarlamak kalmış. Deadline’a verdiği röportajında, son sezondaki suyun, saflığın ve kutsallığın dışavurumu olduğunu söylüyor ve böylelikle suyun içinde adeta ruhani bir güzellikle resmedilen Vil’e veda ediyoruz. Şimdilik kesinleşen bir gündem olmasa da Carolyn, Irina, Pam ya da Gunn özelinde spin-off’ların gelebileceği konuşuluyor.
Diğer taraftan sezonlardır oğlu Kenny’nin yasını tutan Carolyn, final sezonuyla birlikte adeta dizinin yıldızı oldu. Onsuz tek bir sahne bile hatırlamıyorum. Fiona’ya doyduk diyebilirim. Harika bir oyuncu fakat sanki biraz spin-off’un yolunu yapabilmek adına fazlaca öne çıkarılmış gibi geldi. Kenny’i öldürenin Konstantin olduğunu derinlerde bir yerlerde bilmesine, hissetmesine (muhtemelen Konstantin’in [Kim Bodnia] Pam [Anjana Vasan] ile ilettiği zarfta bununla ilgili geç gelen bir itiraf yer alıyordu) rağmen bu gerçeği kalbine gömüyor ve hayata tutunacak bir dal olması adına kendi garip ve uydurma planlarının peşinden gidiyor.
Hülasa, üç sezonun ve Bechdel testini fazlasıyla geçmesinin hatrına izlemeye dayandığım dördüncü ve final sezonuyla beni hiç tatmin edemese de özleyeceğim dizilerden olacak Killing Eve. Keyifli, yer yer komik, Hitman tarzı, ama başrolde kadınların yer aldığı İngiliz casus dizisi arıyorsanız tam size göre.