Marilyn Monroe Filmleri – En İyi 17 Marilyn Monroe Filmi

Çapkın Joe (Tony Curtis) ile karamsar arkadaşı Jerry (Jack Lemmon) Chicago’da bir müzik grubunda çalarlar. Bir gün yanlışlıkla mafyanın birini öldürmesine tanık olunca kendi hayatları da tehlikeye girer. Bu ikili sadece kadınlara özel bir müzik grubunda iş bulur. Mafyadan saklanmaya devam etmek için kadın kılığına girerek grup arkadaşları Sugar Kane Kowalczyk’e (Marilyn Monroe) eşlik etmelidirler.

Oscar töreninde on dört adaylığın altısını kazanan ve dünyadaki en iyi filmler arasında yer alan All About Eve, Marilyn Monroe’nun kariyerinin başında yer aldığı ilk filmlerden biridir. Film Margo Channing (Bette Davis) hayranı ve kendisi de oyuncu olmaya can atan Eve Harrington’un (Anne Baxter) Margo’yla yakın ilişki kurmayı başarıp kariyerinde yükselmek için yaptıklarını konu alır. Margo’nun zamanla yakınlaştığı ve onun tüm çevresinin kendine güvenmesini sağlayan Eve aslında göründüğü kadar masum değildir.

Marilyn Monroe’nun “Diamonds Are a Girl’s Best Friend” şarkısını söylediği sahneyi izleyenlerin akıllarına kazımış olan bu film, Lorelei Lee (Marilyn Monroe) ve Dorothy Shaw (Jane Russell) adlı iki performans sanatçısını konu alır. Şarkı söyleyip dans ederek para kazanan bu ikili Paris’e tatile gitmeye karar verir. Lorelei’ın nişanlısı Gus Edmond Jr. babasının iknası ile para avcısı olup olmadığını anlamak için Lorelei’nin peşine özel dedektif takar. Şov kızlarımız bu yolculuğun tadını çıkarırken peşlerinden özel dedektifin yanı sıra güzelliklerine hayran olan bir sürü erkeği de sürükleyeceklerdir.

Roslyn Tabor (Marilyn Monroe) eşinden yeni ayrılmıştır ve bunalmış durumdadır. Son günlerde yaşamış olduğu stresi üzerinden atmak isteyen Roslyn, Isabelle’nin tanıştırdığı iki arkadaşı Gay (Clark Gable) ve Guido (Eli Wallach) ile Isabelle’i (Thelma Ritter) de alarak Guido’nun çiftlik evine gider. Fakat bu iki adamın Roslyn’e aşık olması işleri daha da karmaşıklaştırır. Bu film ani ölümünden önce yer aldığı Marilyn Monroe’nun son uzun metraj filmidir.

The Apartment, “Some Like It Hot“, “Sunset Boulevard” gibi efsaneleşmiş filmlerin yazarı, zamanın usta senaristlerinden Billy Wilder’ın yazıp yönettiği The Seven Year Itch, New Yorklu Richard Sherman’ın (Tom Ewell) tatilde tek başına kalmasıyla başlar. Ailesini tatile gönderen Sherman, bekar hayatı yaşamaya başlayıp kafa dinlemektedir. Her şey çok güzel giderken tek başına geçirdiği zamanı apartmanlarındaki sarışın kadına (Marilyn Monroe) ayırmaya başlar ve yanlışlıkla bu güzel kadına gönlünü kaptırır. Ayrıca Marilyn’in tüm dünyada bir ikon haline gelmiş havalanan beyaz elbisesi bu filmdeki bir sahneyle ünlenir.

Ünlü oyuncu Barbara Stanwyck‘nin sert ve alaycı Mae Doyle karakterini canlandırdığı filmde Mae, New York’taki tatmin edici olmayan aşklarını ve hayatını bırakıp doğup büyüdüğü kasabaya gelir ve abisi Joe’nun (Keith Andes) yanına taşınır. Mae kasabada yeni aşklara yelken açarken abisi Joe ise aşık olduğu Peggy’nin (Marilyn Monroe) Mae’den etkilenip onun gibi bir kadın olmasından korkmaya başlar.

50lerin ünlü türü “Film Noir” tarzıyla çekilmiş Niagara, George (Joseph Cotten) ve Rose Loomis (Marilyn Monroe) çiftinin balayı için Niagara şelalelerine gidince yaşadıklarını konu alır. İkilinin güzel başlayıp gittikçe gergin bir hale gelen tatili, kanlı bir kabusa dönüşecektir.

Araştırmacı kimyager Barnaby Fulton’un (Cary Grant) laboratuvarındaki şempanzenin yanlışlıkla gençlik iksirini icat etmesi, bu iksiri kendisinde uygulayıp gençleşen Fulton’un ve çevresindekilerin hayatlarında büyük değişikliklere yol açar. Marilyn Monroe’nun Mr. Oxley’in (Charles Coburn) sekreteri Lois Laurel’i canlandırdığı film, bilim kurgu ve komedi türlerinin karışımı olup izleyenlere keyifli anlar yaşatır.

Shatze (Lauren Bacall), Pola (Marilyn Monroe) ve Loco (Betty Grable) New York’ta yaşayan ve güzelliklerinin farkında olan üç modeldir. Artık beş parasız adamlarla ve lüks olmayan bir hayatla yetinmekten sıkılmış olan üçlü, Manhattan’da bir daire alıp bir plan yaparlar: Milyonerlerle evlenmek. Fakat hayat onlar için “Aşk mı, para mı?” ikilemine düşecekleri günleri getirir.

Sevgilisi tarafından terk edilmiş pilot Jed’in (Richard Widmark) hayatı kaldığı oteldeki başka bir ailenin çocuğuna bakıcılık yapan Nell Forbes (Marilyn Monroe) ile kesişir. Charlotte Armstrong‘un romanından uyarlanmış bu filmde Jed, dışardan masum ve güzel duran Nell’in aslında çok tehlikeli ve güvenilmeyecek bir kadın olduğunu fark edecektir.

Marilyn Monroe’nun Amerika Birleşik Devletleri sınırları dışında çekilmiş tek filmi olan The Prince and the Showgirl‘de, 18. yüzyılın başlarında Londra’ya gelen Prens Regent’in burada “Coconut Girl” ekibinden bir performans sanatçısı olan Elsie (Marilyn Monroe) ile tanışır ve ondan çok hoşlanır. Fakat Regent ile zaman geçirmeye başlayan Elsie kendini politik bir kumpasın içinde bulur.

Milyoner Jean-Marc Clément (Yves Montand), “Let’s Make Love” adlı oyunun senaryosunda kendisiyle dalga geçildiğini öğrenir ve oyunculara sürpriz yapmak için oyunun provasına gittiğini sanarak aslında seçmelere gider. Kendini canlandıran role yanlışlıkla seçilen Clément, başrol oyuncusu Amanda Dell’e (Marilyn Monroe) aşık olduğu için hiç bozuntuya vermeden Broadway’e dahil olur. Fakat Amanda’nın sevgisini kazanmak o kadar kolay olmayacaktır.

Nesilden nesile performans sanatçılığı yapıp geçimlerini dans edip şarkı söyleyerek kazanan Donehues ailesinin kariyeri en küçük oğulları Tim’in vestiyer olarak çalışan Vicky’e (Marilyn Monroe) aşık olup şovu ikinci plana atmasıyla tehlikeli bir boyuta ulaşır.

Rodeo kovboyu Bo’nun (Don Murray) sırılsıklam aşık olduğu Chérie (Marilyn Monroe) onunla evlenmek istemez ve Los Angeles’a kaçmaya çalışır. Chérie’yi orada bulup kaçıran Bo’nun tek bir amacı vardır: Kendisini istemeyen kadını, memleketi Montana’ya götürüp orada onunla zorla evlenmek.

Film sulh hâkimi olarak atanan Bay Bush’un (Victor Moore) yetki süresinin bittiğini fark etmeden evlendirdiği altı çiftin aslında evli olmadıklarını öğrenmesini konu alır. Durumu, bu altı çift içinde yer alan çiftlerden birinin boşanmak için mahkemeye gitmesiyle fark eder. Bu bilgiden mahrum olan diğer beş çiftin aslında evli olmadıklarına verdikleri tepkiler ve bunu takip eden olaylar film boyunca izleyicilere sunulur.

Love Nest, İkinci Dünya Savaşı sonrası New York’unda geçer. Jim Scott (William Lundigan) Paris’ten döner ve karısının birikimlerini yıkık dökük bir apartmanı satın almak için harcadığını görür. Marilyn Monroe’nun Jim’in ordudan arkadaşı, kiracı Bobbie Stevens’ı canlandırdığı filmde Jim yazdığı romanı bitirmeye uğraşırken, çiftin birbirinden renkli kiracılarıyla yaşadıkları olaylara tanık oluruz.

Eski vodvil sanatçısı Mae (Adele Jergens), kızı Peggy (Marilyn Monroe) ile koro sanatçılığı yapmaktadır. Peggy varlıklı bir adam olan Randy’e (Rand Brooks) aşık olur ve bu durum Mae’i kızı ve sevgilisinin arasındaki sınıfsal farklılığın doğurabileceği problemler yüzünden endişelendirmeye başlar.